Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk tarafının müzakere masasına dönmesi için Rum tarafının sadece “Enosis kararını düzeltmesinin” yeterli olmadığını belirterek, Cumhurbaşkanı’nın, Rum lider Nikos Anastasiadis’ten, Kıbrıs Türk halkından özür dilemesini talep etmesi gerektiğini belirtti.

Ertuğruloğlu, Cumhurbaşkanı’nın ülkenin en üst makamı ve müzakereci olduğunu ancak müzakere ederken Kıbrıs Türk halkının genelini kucaklayarak müzakere etmesi gerektiğini de kaydetti.

 

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Diyalog Tv’de “Odak Noktası” isimli programa katıldı. Ertuğruloğlu, programda Kıbrıs müzakere sürecini değerlendirdi ve soruları yanıtladı.

Ertuğruloğlu, müzakerelerin kesilmesine sebep olan Rum tarafının Enosis kararıyla ilgili olarak şunları dile getirdi:

“Cumhurbaşkanı şimdi son dönemde Anastasiadis’e çok kızdı, ‘kendini hayal kırıklığına uğrattı’ diye…

O zaman benim Cumhurbaşkanımın; ‘Enosis kararını geri alsınlar ertesi gün masaya dönerim’, bunu söylememesi lazım. Müzakere sürecinin yaşadığı sıkıntıyı Enosis kararıyla sınırlamamalı, azınlık çoğunluk mantalitesiyle de ele alması lazım.

Demesi lazım; ‘Anastasiadis Kıbrıs Türk halkından özürdilemeli, Anastasiadis benden de özür dilemeli. Kıbrıs Türk halkı Rum halkıyla eşit bir halktır, Kıbrıs adasının eşit sahibidir, özür dilerim. Aramızdaki ilişki azınlık çoğunluk ilişkisi değildir’… Bunu talep etmesi lazım benim Cumhurbaşkanımın. Enosis kararı düzeltilirse dönüp de masada ne yapacaksın, azınlık haklarını mı talep edeceksin.”

Ertuğruloğlu, bu müzakere süreciyle ancak azınlık haklarının alınabileceğini, zaten Rum liderin ifadelerinden de bunun görüleceğini ifade ederek, kimsenin azınlık haklarını görüşme hakkı olmadığını vurguladı ve “Çözümü talep eden Kıbrıs Türk halkıdır. Çünkü ortaklıktan atılan biziz, ambargolar altında ezilen biz, tüm haklarımızı çalan Rum ama biz sanki bir suç işlemişiz gibi ‘çözümcü’ olduğumuzu göstermek zorundayız. Bu eziklik psikolojisi ne. Çözüm sorununu yaratan Rum’dur.” diye konuştu.

Ertuğruloğlu, müzakere sürecinin yaşadığı sıkıntının sadece Enosis kararı olmadığını, asıl ve daha vahim olanın “azınlık çoğunluk açıklaması” olduğunu belirterek, mevcut müzakere sürecinde Kıbrıs Türk halkının ancak azınlık haklarını elde edebileceğini, bu yüzden bundan sonra müzakereler devam edecekse bunun “devletten devlete zemininde” yapılmasının şart olduğunu vurguladı.

“Kıbrıs Türk halkını azınlık gören Rumlarla mevcut müzakere sürecinde neyin müzakeresini yapacağız” diyen Ertuğruloğlu, Kıbrıs’ta bir çözüm ve anlaşma olması için KKTC’nin kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.

 

Ertuğruloğlu, Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’ın müzakerelerle ilgili “lastik patladı” ifadesinin hatırlatılması üzerine “Lastik zaten çoktan patladı, iyi giden bir lastik yoktu ki patlasın” dedi.

Ertuğruloğlu, ancak Cumhurbaşkanı müzakere ekibinin her zaman “müzakerelerin iyi gittiği” yönünde Kıbrıs Türk halkında iyi ve olumlu bir hava yaratıldığını ancak bunun doğru olmadığının görüldüğünü, “balonun, lastiğin patladığının” ortaya çıktığını işaret etti.

“Enosis” kararına karşı Cumhurbaşkanlığı heyetinde ortaya çıkan şaşkınlığı da anlayamadığını ifade eden Ertuğruloğlu, Rum tarafında ELAM’a mal edilmeye çalışılan Enosis kararının aslında tüm partilerin görüşü olduğunu ve bunun herkes tarafından bilindiğini kaydetti.

“Azınlık açıklaması Enosis kararından daha vahim bir olaydır”

Bu yüzden “Enosis kararını düzeltsinler ertesi gün masaya dönerim” denmesinin doğru olmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, Enosis kararından daha fazla asıl vahim olayın ise Rum Liderin “azınlık çoğunlukla eşitlenemez” açıklaması olduğunu kaydetti.

Bu mevcut müzakere sürecinden ancak azınlık haklarının alınabileceğini ifade eden Ertuğruloğlu, Rum liderin bu sözüne karşılık kendilerinin de “Azınlık hakları için mi masaya oturacağız” diye sorduğunu kaydetti.

Kıbrıs’ta çözümü talep edenin Kıbrıs Türk halkı olduğunu çünkü ortaklıktan atılanın, ambargo altında bırakılanın, ezilenin Kıbrıs Türk halkı olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, Rum tarafı ve Anastasiadis’in samimi olmadığını söyledi.

Kıbrıs’ta çözüm sorununu yaratanın Rum tarafı olduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, müzakerelerde sona gelinmemesine rağmen harita bile verildiğini, artık sona gelindiğinin söylendiğini ancak Rumların amacının bu süreci finale götürme değil, müzakere sürecinin önünü açık tutmak, Kıbrıs Türk halkını ambargolar altında ezmek ve Türkiye’yi “işgalci” olarak suçlamayı sürdürmek olduğunu kaydetti.

 

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, programda özetle şunları söyledi:

“Kıbrıs Türk halkını azınlık gören Rumlarla neyin müzakeresini yapacağız. Müzakerelerde eşitlik şart. Bundan sonra müzakere yapılacaksa devletten devlete müzakere yapılmalı. Benim kişisel görüşüm bu. KKTC bizim devletimizdir. KKTC, çözümün alternatifi değildir. Kıbrıs’ta bir çözüm ve anlaşma için KKTC’nin kabul edilmesi gerekir. Rumların bizimle siyasi eşitlik temelinde bir çözüm bulma amacı yok. ‘Çözüm olmazsa KKTC yoluna devam eder’ sözü de doğru değil, çözüm olması anlaşma olması için KKTC’nin kabul edilmesi gerekir. Ortaklığa KKTC olarak gireceğim politikasını öne sürmek gerekir.

‘Tanınma için Türkiye’nin Desteği Şart”

Anlaşma olmaması halinde hangi seçenek gündeme gelirse gelsin bu seçeneğin başarılı olması için Anavatan’ın desteğine ihtiyaç vardır. Tanınma da dahil atılacak her adımda Türkiye’nin desteği olmazsa başarı sağlamak zordur.

Tanınma için bugüne dek hiç aktif siyaset izlenmedi. Bugüne kadar hep müzakerelere odaklanıldı, tanınma aşamasına hiç geçilmedi. Şimdi esas kilit tökezleyen müzakere sürecinin ardından ne yapılacağıdır. Oturup Rumların insafını mı bekleyeceğiz yoksa aktif politika mı izleyeceğiz, bu benim kişisel görüşüm.

Bundan sonra müzakere olacaksa devletten devlete müzakere olur noktasına gelmeliyiz.”

Ertuğruloğlu, müzakerelerin devamıyla ilgili “iç referandum” konusuna nasıl baktığı sorusu üzerine de şunları kaydetti:

“ ‘Müzakereleri terk edelim’ anlamına gidecek soru başka bir sorudur, ‘müzakerelerin iki devlet arasında gündeme gelmesi halinde müzakere sürecinin başarılı olacağına inanıyor musunuz’ başka sorudur.

Müzakerelerin, Kıbrıs Türk halkının azınlık görülmediği, eşit ortak olarak görüldüğü, eşitlik temelinde sürdürülmesi şarttır. Sen devletsen ben de devletim…

Bu sorun sadece ‘Kıbrıslıların’ sorunu değil ve zaten bu ifade de yanlış. ‘Kıbrıslılar’ ne demek, burada ‘Kıbrıslı’ diye bir millet yok, Türkler ve Rumlar var, azınlıklar var. Kıbrıs Almanya değil, bize benzetilmesi de doğru değil.”

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, KKTC’nin tanınma için yola ancak Kıbrıs Türk halkının 50 yılını çalan müzakerelerin tamamen tartışmasız bir şekilde kesilmesi durumunda çıkabileceğine işaret ederek, bunun da ancak Ankara ile yapılacak değerlendirmelerin ardından yapılabileceğini kaydetti.

 

“Tanınma noktasına uzak mıyız” sorusuna karşılık “Kişisel görüşüm inşallah çok yakınız” diyen Ertuğruloğlu, Rum tarafının gerçek yüzünün bu son Enosis davranışıyla çok daha net ortaya çıktığını belirtti.

Şu anda Kıbrıs Türk tarafında “Müzakere sürecini aman biz bitirmeyelim, suçlanan biz olmayalım” görüşünün hakim olduğunu, ancak Rum tarafında da bu müzakereleri noktalama hedefi olmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, şunları kaydetti:

“Biz de eğer suçlanmayalım diye bitmiş bir olayın bittiğini söylemekten geri durursak bu süreç hiç bitmeyecek. Bu bir beceri değil, bu Kıbrıs Türk halkına iyilik yapmak da değil, geleceğini daha mutlu günlere taşımak da değil, bu Kıbrıs Türk halkını Rum’un insafına terk etmekten başka bir şey değildir.

Dolayısıyla bizim artık çok yakın bir tarihte en fazla bir iki ay içinde oturup bu işi bitirmeliyiz ve en iyi şekliyle de; ‘Bundan sonra müzakere istiyorsanız Rum kardeşlerimiz, devletten devlete müzakere yapmalıyız. KKTC’yi tanımadan da müzakere edebilirsiniz. Kıbrıs Türk halkı bir devlet sahibidir, adı da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’dir’ Bunu söyleyeceksiniz dünyaya.

Tanınma için aktif bir şekilde yola çıkılsa ilk etapta en az 20 ülkenin KKTC’yi rahatlıkla tanıyabileceğini ifade eden Ertuğruloğlu, ama bunun için Türkiye’nin desteğinin şart olduğunu, Londra veya Washington’un değil ama birçok başka ülkenin KKTC’yi tanıyabileceğini kaydetti.

 

Akdeniz’deki doğalgaz ile ilgili sondaj çalışmaları sorulan Ertuğruloğlu, “Türkiye’nin Rumlara bu imkanı bu fırsatı vereceğini, istedikleri gibi bu sondajı yapıp neticeye gidebileceklerini düşünmüyorum. Türkiye Rumlara bu adımı atmalarını asla izin vermeyecektir. Bu olay krize gider mi gitmez mi, Rumun atacağı tercihe bağlıdır” dedi.

Rumların müzakerelerle ilgili hep doğalgaz üzerinden kriz yaratacağını düşündüğünü ancak Enosis açısından bu krizin çıkarıldığını ifade eden Ertuğruloğlu, Rum tarafının hiçbir olaydan ders çıkarmadığını, Kıbrıs Türk halkına saygı duymadığını, adanın eşit sahibi görmediğini ve Türkiye’yi “işgalci” dışında hiçbir açıdan göremediğine dikkat çekti.

Rum tarafının tek hedefinin, adanın Helen adası olması olduğunu işaret eden Ertuğruloğlu, “Bunu iyi bilmemiz hayal görmememiz lazım. Bizim de çözümcü görünmek yerine, hayal kurmak yerine gerçekçi olmalıyız” dedi.

Ertuğruloğlu, izleyicilerden gelen soruları da yanıtlarken, tanınma ile ilgili bir soru üzerine, “Türkiye ile tanınma yoluna çıksak 20 ülke ilk etapta bizi tanır” dediğini, çünkü temaslarında bunları rahatlıkla gördüğünü, Anavatan’ın da eğer KKTC’nin tanınmasını gündeme getirmesi durumunda bu tanınma sayısının 3 ülke ile sınırlı kalmayacağını, bunun çok üzerinde bir sayıya ulaşacaklarına inanç belirtti.

“Kosova modelinin” bu modele benzediğini ve bugün Kosova’yı 100’ün üzerinde tanıyan ülke bulunduğunu ifade eden Ertuğruloğlu, “Güçlü Türkiye bizim de gücümüzdür, Anavatan ne kadar güçlüyse biz de o kadar güçlüyüz. Anavatan ile çıkarlarımız birdir, ne kadar güçlenirse biz de o kadar güçleniriz. Farklı çıkarlarımız yok. Aynı davanın insanlarıyız. Anavatan güçlüyse yabancılar Kıbrıs Türk halkını muhatap görürler. Türkiye yıpranırsa Kıbrıslı Türkler dibe çöker. Haddimizi bilerek politika yapalım” diye konuştu.

“Dışişleri Bakanlığı’nın çalışmaları ve Cumhurbaşkanı ile ilişkiler” konusunun da sorulduğu Ertuğruloğlu, Dışişleri Bakanı olduğu günlerde Cumhurbaşkanı ile ilişkilerin iyi olması için görüştüğünü, Cumhurbaşkanı’nın elini güçlendirmek için bazı açıklamalar yapacağını ilettiğini, ancak hayal kırıcı ve Cumhurbaşkanı’nın işbirliğini arzulamadığını gösteren bir yanıt aldığını ifade etti.

Ertuğruloğlu, “Cumhurbaşkanlığı seçiminde sandıktan aldığı oy oranı sadece Kıbrıs konusundaki duruşundan dolayı verilmedi. UBPliler de oy verdi. Bunu herkes biliyor” dedi.