Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler, gerek Kıbrıs’taki iki taraf arasında gerekse bölgedeki diğer aktörler arasında işbirliği yapılabilmesini sağlayacak, karşılıklı ekonomik bağımlılığa yol açarak gerçek anlamda istikrara hizmet edebilecekken maalesef Kıbrıs Rum liderliğinin yaratmak istediği oldu bittiler ile bölgede gerginliğe davetiye çıkarma aracına dönüştürülmektedir.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek yanlı olarak ilan ettiği “Münhasır Ekonomik Bölge”de İtalyan enerji şirketi ENI’nin doğalgaz arama faaliyetlerini bu kez 3. Parsel olarak adlandırdıkları bölgeye kaydırmakta olduğu gözlenmektedir. Bizim açımızdan kabul edilmez olan bu hareket, tüm uyarılarımıza rağmen Kıbrıs Rum liderliğinin bölgedeki tansiyonu artırmakta ısrarcı olduğunu göstermektedir.

Bu konularda bölge barışına katkı koyacak şekilde işbirliği yapılmasına ve uzlaşma mantığına dayanan tüm açıklama ve çağrılarımızın Kıbrıs Rum liderliği tarafından ısrarla görmezden gelinmesi üzüntü vericidir.

Kıbrıs Türk tarafının, Ada’yı çevreleyen denizlerdeki doğal kaynakların hakkaniyete dayalı, adil paylaşımı konusunda geçmişte yapmış olduğu yapıcı önerilerin hayata geçmemiş olmasının yegane sebebi, Kıbrıs Rum tarafının işbirliği yapılmasına karşı çıkıyor ve retçi bir tutum izliyor olmasıdır.

Rum tarafının bu yaklaşımı doğal gaz konusuyla sınırlı kalmayıp, başta Kıbrıs konusu olmak üzere iki taraf arasındaki uzlaşı arayışlarına da zarar vermektedir.

Kıbrıs Rum liderliğinin yönetimi ve zenginliği Kıbrıs Türk halkı ile paylaşmaya hazır olmadığı, sadece Kıbrıs müzakerelerindeki tutumuyla değil aynı zamanda ada etrafındaki doğal zenginlikler konusundaki yaklaşımlarıyla da doğrulanmaktadır. Bu son gelişmeler, 14 yıl önce BM Genel Sekreteri’nin raporunda yer alan bu saptamanın maalesef bugün hala geçerliliğini sürdürdüğünü ortaya koymaktadır.

Her nasıl isterse olsun ortaklık, ilgili tarafların meşru menfaatlerinin ve haklarının yok sayılmasıyla değil, paylaşmakla ve işbirliği yapmakla mümkündür. Bu unsurların eksikliği ve bu konularda Kıbrıs Rum liderliğinin herhangi bir ilerleme kaydedemiyor olması, bu kez Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler konusunda kendini göstermektedir.

Bu şartlarda, Kıbrıs Rum liderliği Doğu Akdeniz’deki doğal zenginlikler üzerindeki haklarımızı yok sayan bu türden tek yanlı adımlar atmaya devam ettiği ve işbirliği yapmaya yanaşmadığı sürece, Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak için KKTC olarak Türkiye Cumhuriyeti ile birlikte mukabil adımlar atmaktan kaçınmayacağız. Geçmişte imzalamış olduğumuz uluslararası antlaşmalar ve yapılan ruhsatlandırmaları da dikkate alarak önümüzdeki dönemde somut adımlar atma kararlılığımızı bir kez daha vurgulama ihtiyacı duyuyoruz.

10 Şubat 2018,
Lefkoşa.