Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, 1963 yılında gasp ettiği “Kıbrıs Cumhuriyeti” ünvanı altında uluslararası alanda tek yanlı faaliyetlerini sürdürmekte olduğu görülmektedir.

Bunların son örneği olarak, bir süre önce AB ülkeleri arasında bir ağ oluşturma hedefiyle başlatılan “Avrupa’yı Birbirine Bağlama” projesi çerçevesinde, elektrik enerjisi üretiminde kullanılmak üzere sıvılaştırılmış doğalgazın Yunanistan ve diğer AB ülkeleri üzerinden Güney Kıbrıs’a ulaştırılmasını teminen gerekli altyapı çalışmalarına yönelik olarak AB’nin Güney Kıbrıs’a 101 milyon Avro katkı yapma ön-kararı aldığı öğrenilmiştir.

Kıbrıs Türk tarafının Ada’daki hak ve çıkarlarını bir kez daha gözardı eden bu projenin ele alındığı ilk dönemden bu yana Kıbrıs Türk tarafı olarak bu konudaki maruzatlarımız ilgili çevrelere bildirilmiş ve tüm Ada’yı ilgilendiren konulara bizim de müdahil olmamız gerektiği ifade edilmiştir. Ancak, taraflar arasında uzlaştırıcı rol üstlenmesi gereken AB, bu konu da dahil olmak üzere tüm konularda Rum tarafının tek yanlı oldubittilerine yardımcı olmayı sürdürmektedir. Haksız ve tarafgir bir yaklaşım sergileyen AB’nin bu tutumu Ada’da tam anlamıyla ayrılığı perçinlemeye hizmet eden bir hal almıştır.

Diğer yandan, BM Genel Sekreteri’nin Ada’nın etrafındaki doğal kaynaklardan iki tarafın da menfaat sağlayabilmesi gerektiğini ve tek yanlı girişimlerin bölgede gerilimi artırdığını Kıbrıs’a ilişkin raporlarında birçok kez ifade etmiş olmasına rağmen, Kıbrıs Rum tarafı tek başına ikili ve çok taraflı anlaşmalar imzalamakta, bu bağlamda hidrokarbon arama faaliyetlerine devam etmektedir. Bilinmelidir ki, Kıbrıs Türk tarafı Anavatan Türkiye ile hak ve çıkarlarını korumak amacıyla gereken tedbirleri kararlılıkla almaktadır.

Doğal kaynakların Ada’nın dışına taşınmasının en makul ve pratik yolunun Kuzey Kıbrıs üzerinden Türkiye vasıtasıyla Avrupa’ya ulaştırılması olduğunu bu vesileyle hatırlatmak isteriz.

Avrupa Birliği’nden Kıbrıs’taki iki tarafa daha dengeli, adil ve eşitlik anlayışı çerçevesinde davranmasını beklediğimizi bu vesileyle bir kez daha vurgular, Kıbrıs’a ilişkin kararlar alırken Ada’daki gerçeklerin ve siyasi hassasiyetlerin gözönünde bulundurulması yönündeki temennimizi yineleriz.

18 Ocak 2018,
Lefkoşa.