ABD Savunma Bakanlığı’nın açıklaması hk.
Güney Kıbrıs Rum Yönetimine (GKRY) 1987 yılından bu yana uyguladığı silah ambargosunu tamamen kaldırdığını kısa bir süre önce açıklayan ABD Yönetimi, ülkemiz ve Türkiye’ye yönelik tahrikkar tutumunu devam ettirmektedir. Bu kez, Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı, 30 Eylül 2022 tarihinde yaptığı açıklamada, Rum tarafının ABD Savunma Bakanlığı tarafından yürütülen “Ulusal Muhafızlar Bürosu Eyalet Ortaklığı Programı” kapsamına dahil edilmesi amacıyla, Rum Milli Muhafız Ordusu’nun New Jersey Eyaleti Milli Muhafızıyla eşleştirildiğini duyurmuştur.
Daha geçtiğimiz günlerde kaldırılan silah ambargosunun ardından, savunma alanında yapılan bu işbirliği açıklaması, ada ve bölgedeki gerginliği tırmandırmaktan başka bir amaç gütmemektedir. GKRY’nin, askeri ve siyasi alanda ABD Yönetimi tarafından desteklenmesi ve cesaretlendirilmesinin tarafımızca kabul edilmesi asla mümkün değildir. ABD’nin Rum/Yunan ikilisi ile birlik olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’ye karşı dostane olmayan bir yaklaşım sergilediği değerlendirilmektedir.
Hal böyle iken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’nin bu gelişmelere izleyici kalmasının beklenmesi mümkün değildir. Nitekim yetkililer, ABD’nin GKRY ve Yunanistan lehine attığı adımlar karşısında, Türkiye’nin güvenliğini ve Kıbrıs Türk halkının haklarını korumak için gerekli adımları kararlılıkla atacaklarını dünyaya duyurmuşlardır. Kıbrıs adasında ve bölgedeki hak ve çıkarlarımızı, tek dayanağımız ve koruyanımız olan Anavatan Türkiye ile birlikte savunacağımızdan kimsenin kuşkusu olmasın.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Türkiye’yi kendisinden uzaklaştırmak ve halihazırda hassas olan dengeleri Rum tarafı ve Yunanistan lehinde değiştirme niyetinde olduğu anlaşılan ABD Yönetimi’ni, sağduyu ile hareket etmeye davet ediyoruz. Adada ve bölgede huzur ortamını tesis etmek ve sürdürmek için, her zaman olduğu gibi, tarafları diyalog ve işbirliği yapmaya çağırıyoruz.
Her daim tekrar ettiğimiz gibi, bu tür olaylar, Türkiye’nin adadaki etkin ve fiili garantörlüğünün ne kadar haklı ve vazgeçilmez olduğunun bir kez daha tescilidir.
Yorum gönder