Enformasyon Logo

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası’nın ara bölgede Chateau Status’da düzenlediği “Çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisi ile ilgili vizyonumuz” temalı etkinlikte yaptığı konuşmada “Benim çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisine ilişkin vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların esenliğini ve refahını kapsıyor” dedi.
Empati olmadan, iki toplumu yeniden yakınlaştıracak ve çalışabilir bir siyasi modele yönlendirecek olası bir ortak anlayış yaratmanın mümkün olmadığını kaydeden Akıncı, “Müzakere masasında karşımızda oturanlar, düşman değil, gelecekte ortak gelecek üreteceğimiz ortağımızdır” ifadesini kullandı.
Kıbrıs sorununun yarım yüzyıldır global ajandada olduğunu ve müzakerelerin başladığı 1968’den beri tarihin pek çok başarısız girişime, acı hayal kırıklıklarına ve umutların tekrar tekrar azalmasına tanık olduğunu kaydeden Akıncı, “Nikos ve ben, kendimizi somut sonuçlar üretmeye ve bu sorunu sona erdirmeye adadık” dedi.
Akıncı, iyi bir başlangıç yaptıklarını ve makul şekilde ilerlediklerini ancak sonuçta başarılı olup, bir hayal kırıklığına neden olmamanın, iyi başlamaktan daha da önemli olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs sorununun, farklı boyutları ve taraflarıyla, uluslararası bir karakteri bulunduğunu ancak sorunun özünde, iletişim kurmada başarısız olan Kıbrıslıların bulunduğunu ve sorunu da, BM ve uluslararası toplumun desteğiyle, onların çözmesi gerektiğini kaydetti. Akıncı, “Empati olmadan, bizi yeniden yakınlaştıracak ve çalışabilir bir siyasi modele yönlendirecek olası bir ortak anlayışı yaratmak mümkün değildir” dedi.
Kendi jenerasyonlarının doğrudan veya dolaylı olarak sorunun kurbanı olduğun kaydeden Akıncı, çözümsüzlüğün birçok sosyal, ekonomik ve psikolojik eksikliğin kaynağı olduğunu ve ortak vatanın potansiyelinden tam anlamıyla yararlanmayı engellediğini belirtti.
Akıncı, toplumları çözüme hazırlamanın liderlerin görevi olduğuna işaret ederek, “Müzakere masasında karşımızda oturanlar, düşman değil, gelecekte ortak gelecek üreteceğimiz ortağımızdır” dedi.
Hayatı boyunca Kıbrıs sorununun çözümü ve toplumların yakınlaşması için çalıştığını kaydeden Akıncı, “Adadaki mevcut durumu kimse hak etmiyor ve bu durumu gelecek nesillere aktarmaya hakkımız yok” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Akıncı, “arkadaşı Nikos” ile yarattıkları yeni momentumla, her iki toplumun barış, refah, eşit ve güven içinde yaşayacağı koşulları yaratabileceklerine inandığını söyledi.
Kıbrıslıların yaşam kalitesini artırmanın esas hedef olması gerektiğini kaydeden Akıncı, hiçbir siyasi ya da ekonomik dizaynın, insan unsuru olmadan sürdürülmesinin mümkün olmadığını belirtti. Akıncı, “Bu nedenle insanların, çözüme desteklerini sağlamak için, sürecin bir parçası haline getirmeliyiz. İnsanların çözümün ne getireceği ve bir sonraki günün nasıl olacağı konusunda net fikri olmalı. Gelecek bulanık olmamalı ve her iki toplum da bir sonraki günün, bir öncekinden daha iyi olacağından emin olmalı” ifadesini kullandı.
Akıncı, şöyle devam etti:
“Benim çözüm sonrası Kıbrıs ekonomisine ilişkin vizyonum, etnik kökeni ve geçmişine aldırmaksızın, bütün Kıbrıslıların esenliğini ve refahını kapsıyor. Kıbrıslı Türkler 10 yıllardır uluslararası topluluktan izole edilmiştir. Dünyanın geri kalanıyla sağlıklı, bağımsız ve yararlı ticari ilişkiler kuramıyorlar. Çözüm bu izolasyona son verecek ve Kıbrıslı Türklerin federal Kıbrıs’ta kendi ekonomilerini omuzlamalarına imkan sağlayacak. Gelecekteki Kıbrıs her iki topluma ve vatandaşlarına eşit fırsatlar garantilemeli ki herkes adamızın tamamının refahına katkı koyabilsin”
Tüm gayretlerin iki ekonomi arasındaki boşluğun daraltılmasına yönelik olması gerektiğini kaydeden Akıncı, iki ekonominin yakınlaşmasının çözüme desteği artırmanın yanı sıra siyasi durumdan dolayı harcanan, olası potansiyelleri ortaya çıkarabilecek sinerjiyi yaratabileceğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Brüksel ziyareti sırasında temaslarda bulunduğu AB yetkililerinden Kıbrıslı Türkleri olası AB üyeliğine hazırlamaya yardımcı olmalarını istediklerini söyledi. Olası çözümün başarıyla uygulanması için maddi desteğe ihtiyaç olacağını kaydeden Akıncı, görüştüğü üst düzey AB yetkililerinin, devam eden bölünmüşlüğün bedelinin, çözümün faturasından daha yüksek olduğunu farkında olduğunu belirtti.
Kıbrıslı Türklerin de ev ödevlerini yapması gerektiğinin bilincinde olduğunu kaydeden Akıncı, olası çözümün sadece AB değil, diğer uluslararası topluluklar tarafından da desteklenmesi gerektiğini ifade etti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ın küçük olduğunu ve kaynaklarının da kıt olduğuna işaret ederek, işbirliğinin olmamasının bu kıt kaynakların israf edilmesine ve istismar edilmesine neden olduğunu belirtti. Akıncı, “Eş güdüm sağlayıp, fiziksel alt yapı, kaynaklar ve çevremizi koruyabilmek için zekice bir dizayn yapmalıyız” dedi.
Çözümden önce elektrik konusunda işbirliğine gitme kararlarının da ortak sorunlarına uzun ömürlü çözüm bulma kararlılıklarının göstergesi olduğunu kaydeden Akıncı, temiz, sürdürülebilir ve ucuz enerji üretebilmek için federal düzeyde enerji strateji geliştirmek gerektiğini söyledi.
Akıncı, Kıbrıs’ın çevresindeki doğal kaynakların enerji sorununu çözme potansiyeline sahip olduğunu ancak hidrokarbonun nasıl ve ne zaman ekonomik fayda sağlayabilecek duruma geleceğinin bilinmediğini belirtti. Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ın, yenilebilir enerji konusunda ideal coğrafyada bulunduğuna işaret etti.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hidrokarbonla ilgili tartışmalara da değinerek, Kıbrıs sorununun çözümünün, doğal kaynakların, bütün Kıbrıslıların yararına olacak şekilde çıkarılıp satılabilmesine imkan sağlayacak planlar geliştirip, uygulanmasına da yardımcı olacağını söyledi. Akıncı, “Doğal kaynaklar tüm Kıbrıslılara aittir. Çatışmadan çok işbirliğine kaynak olmalı” dedi.
Suyun adanın bir diğer kıt kaynağı olduğuna işaret eden Akıncı, mevcut kaynakları korumak için birlikte hareket etmek gerektiğini belirtti ve adaya borularla getirilecek suyun yaratacağı imkanlara değindi.
Olası çözüm sonrası ekonomisini sektörel bazda irdeleyip, getirilerini irdeleyen Akıncı, ekonomik ve siyasi istikrarını sağlamış federal Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’de gemicilik merkezi olma potansiyeline sahip olacağını söyledi. Akıncı, çözümden sonra tüm Kıbrıs gemilerinin Türk limanlarına girebileceğini belirtti. Cumhurbaşkanı, çözümün, Kıbrıs’taki her iki ekonominin de sürükleyici gücü olan turizmde sınırsız imkanlar sağlayacağına işaret ederek, bu konuda da işbirliği yapıp, strateji oluşturmak gerektiği belirtti.
Cumhurbaşkanı Akıncı, federal Kıbrıs’ın ekonomisinin bütün vatandaşlarına refah sağlayabilmesi, bunun da kriz ve şoklara dirençli, rekabet edebilir ve farklı alanlara yönlendirilebilen ekonomi yaratmayı gerektirdiğini söyledi.
Akıncı, federal Kıbrıs’ta ilk atılacak adımlardan birinin de, birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Federal Rekabet Kurulu oluşturmak olduğunu belirtti.
Akıncı, federal Kıbrıs’ta, öncelikle eğitime yatırım yaparak, barış kültürü yaratmaya ve Türkçe ile Rumcayı ana dili gibi konuşan yeni nesiller oluşmasına yardımcı olmak gerektiğini kaydetti.
Konuşmasının sonunda devam eden müzakerelere değinen Akıncı, 11 Şubat belgesinde tarif edilen iki toplumlu ve iki bölgeli federasyonu yaratmak için uğraştıklarını söyledi. Çözümün her iki tarafın da endişe ve beklentilerini karşılaması cevaplaması gerektiğinin bilincinde olduklarını kaydeden Akıncı, federal Kıbrıs’ın gerekli yapılarıyla yeni sistemin çalışabilirliği arasında iyi bir denge kurmak zorunda olduklarını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasını, “Ülkemizi dönüştürmek zorundayız ve bunu daha fazla geciktirmeden yapmalıyız. Mevcut durumdan yaratmak istediğimiz Kıbrıs’a geçiş işbirliği yapmak ve çok çalışmak zorundayız. Bunu genç nesillere borçluyuz” sözleriyle tamamladı.
Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis ise, Kıbrıs’ta iki halkın geleceğinin, insan hakları ve temel haklar gibi konulara saygılı, AB üyesi birleşik bir Kıbrıs’ta olduğunu belirtti.
Rum lider Anastasiadis, iki ticaret odasına böyle bir çalışma yaptıkları için takdirlerini belirterek başladığı konuşmasında, 11 Şubat ortak açıklamasında, “Statüko kabul edilebilir değildir ve bunun Kıbrıslı Rumlar ve Türkler için olumsuz sonuçları vardır” denildiğini anımsatarak, bir anlaşmanın iki tarafa da sağlayacağı faydaları sıraladı.
Anastasiadis, kabul edilemez statükonun, sadece bir toplumu değil her iki toplumu da olumsuz etkilediğini belirterek, vizyonunun Akıncı’nın vizyonuyla kesiştiğini, bunun da tüm Kıbrıslılar için daha iyi bir gelecek sağlayacak ümit ve beklentilerin hayata geçmesini mümkün kılacak bir vizyon olduğunu söyledi.
Nikos Anastasiadis, bu vizyonun kalıcı ve adil bir çözümü içerdiğini kaydettiği konuşmasında, bunun şu ana kadar üzerinde uzlaşılan temellerde; siyasi eşitliğe dayalı, iki bölgeli, iki toplumlu, tek bir uluslararası kimliği, tek bir vatandaşlığı ve tek egemenliği olan bir yapı olduğunu kaydetti.
Anastasiadis, vizyonunun, “İki toplum arasındaki güveni sağlayacak, Kıbrıslı Rumların ve Türklerin dayanışma, işbirliği, uyum karşılıklı saygı içinde yaşamasını sağlaması için gerekli refahı ve koşulları yaratacak, her vatandaşı için insan haklarını ve temel hakları güvence altına alacak, Kıbrıslıların kendilerinin ve devletlerinin geleceklerine ve kaderine özgürce karar verebilecekleri” bir anlaşmaya ulaşmak olduğunu ifade etti.
Rum lider, böyle bir anlaşmaya ulaşmanın Kıbrıs’ta büyük bir potansiyeli olan ekonomik refah ve büyümeye ulaşılmasını güvence altına alacağını; tüm Kıbrıslılar için kalkınma ve refah getireceğini; siyasi ve ekonomik güvenceyle istikrarı sağlayacağını söyledi.
Anastasiadis, bir anlaşmayla birlikte, coğrafi konumunun da sağladığı rekabet edebilirlik avantajını da kullanarak Kıbrıs’ın yatırımlar, çok uluslu büyük şirketler için çekici bir uğrak yeri olabileceğini söyledi.
Anlaşmaya varılması halinde uluslararası finans kaynaklarına, dünyadaki keşfedilmemiş pazarlara ulaşmanın da kolaylaşacağını ifade eden Anastasiadis, şu an sorunlar yaşayan ekonomik sektörün yenilenme içine gireceğini ve bunun diğer sektörlere de yansıyacağını kaydetti.
Maraş konusuna da değinen Anastasiadis, burada yaşanacak yeniden yapılanmanın istihdam ve iş alanları sağlayacağını; başta inşaat olmak üzere yatırım faaliyeti yapan sektörler için fırsatlar yaratacağını söyledi.
Denizcilik konusuna da değinen Anastasiadis, bu konularda Euro Bölgesi’nde ortaya çıkacak imkanların yanı sıra, Akıncı’nın da dediği gibi, çözümden sonra Türk limanlarının da açılmasıyla Kıbrıs bayrağı taşıyan gemilerin yapacağı faaliyetlerin tüm adaya sağlayacağı yararları dikkate getirdi.
Anastasiadis, iki tarafın Ticaret ve Sanayi Odaları tarafından yaptırılmış bir çalışmaya atıfta bulunarak, buna göre bir çözüm olması halinde Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yirmi yıl içerisinde ikiye katlanacağının tahmin edildiğini anımsattı.
Ekonomik sektörlerin gelişmesinin yaratacağı “yayılma etkisinin”, tüm sektörleri olumlu etkileyeceğinin açık olduğunu, bu sayede işsizliğin oranlarının düşeceğini kaydeden Anastasiadis, Kıbrıs sorunun çözümünün ekonomiye getireceği yük konusunda bazı endişeler de bulunduğunu ifade ederek şunları kaydetti:
“Yukardakilere dayanarak kendinden emin şekilde söylüyorum ki; bir anlaşmaya ulaşıldığı anda sağlanacak ekonomik yararlar herhangi bir geçici veya kısa vadeli ekonomik sorunu etkisiz hale getirecektir.”
Ulaşılacak bir çözümle, küresel güvenliğin giderek önem taşıdığı bir çağda, farklı din ve etnik kökenden gelen toplumlar arasında bile, barışa, sosyal ve ekonomik alanlarda işbirliği içinde refaha ulaşmak için çalışarak, uzun süren sorunların çözümlenebileceğinin dünyaya gösterilebileceğini kaydeden Rum lider, bir çözümün sadece Kıbrıslıların değil, Türkiye ve Yunanistan gibi ilgili diğer tarafların da çıkarına olacağını vurguladı.
Rum lider, bir çözümün Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkiyi de geliştireceğini ve Türkiye-AB müzakerelerinde itici bir güç oluşturacağını belirterek, Türkiye’nin bölgedeki uzlaşmazlıkların çözümünde ve enerji konularında daha aktif rol oynamasını sağlayacağını kaydetti.
Anastasiadis, tüm bunlar çerçevesinde, hem Kıbrıs’taki ticaret ve sanayi odalarının, hem de Türkiye ve Yunanistan’daki ticaret ve sanayi odalarının bu etkinliğe yaptıkları katkıyı selamlayarak, sivil toplum örgütlerinin çözüm sürecindeki önemine işaret etti.
Anastasiadis konuşmasının sonunda Kıbrıs müzakerelerine işaret ederek, “Bu fırsat kaçırılmamalı, gelecek nesillere ve Kıbrıs’taki tüm insanlara çağdaş bir Avrupa ülkesinde yaşamaları için bunu borçluyuz” dedi.
AB Komisyonu’nun Kıbrıs Temsilcisi Georgios Markopouliotis de konuşmasında, dönüm noktası niteliğinde böylesi bir etkinlik düzenlediklerinden dolayı her iki ticaret odasını tebrik etti.
Her iki lideri de son aylarda müzakerelerin ilerlemesi yönünde ortaya koydukları çabalardan dolayı kutlayan Markopouliotis, AB’nin bütün Avrupa’ya getirdiği barış ve istikrarın Kıbrıs’a da gelmesi temennisinde bulundu.
Markopouliotis, adanın birleşmesinin, bütün ada genelinde geleceğe dair umutları güçleri güçlendireceğine işaret ederek, olası çözümün ekonomik getirilerine vurgu yaptı.
Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Fikri Toros ise yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk toplumunun Kıbrıs’ta kalıcı ve adil bir çözüme bağlılığının Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın seçilmesiyle yeniden teyit edildiğini söyledi.
Kıbrıs Türkü’nün çözüme olan bu güçlü bağlılığının, Kıbrıs Rum toplumunun desteğiyle, Anastasiadis tarafından karşılık görmesinden dolayı memnuniyet duyduklarını ifade eden Toros, çözüm için siyasi iradenin öneminin vurgulanması gerektiğini ancak, iş dünyasının ve bir bütün olarak sivil toplumun çözüme desteğinin “mutlak bir gereklilik” olduğunu vurguladı.
Toros, bu vizyonu ekonomik ve ticari konularla ilgili teknik komiteye katkı koymak dahil bir çok platformda ortaya koyduklarını söyledi. Toros, konuşmasında bir çözümün tüm Kıbrıs’a sağlayacağı faydaları anlattı.
Öte yandan, Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Phidias Pilides ise konuşmasında, etkinliğin düzenlenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirerek, Kıbrıs’ın işleyebilir, adil ve kalıcı bir çözüm çerçevesinde birleştirilmesinden sonra yaratılacak ekonominin, Kıbrıs’taki toplumlara yapacağı direkt etkinin yanında, iki toplumun birbiriyle entegrasyonu ve çözümün sürdürülebilirliğine katkı yapacağını vurguladı.
Pilides, “Vizyonumuz işleyebilir ve rekabet edebilir bir ekonomik çerçeve yaratmaktır” dedi.