Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Dışişleri Bakanı olarak vizyonunun Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıslı Rum Lider Nikos Anastasiadis’in sürdürdüğü müzakere sürecinde, Cumhurbaşkanı Akıncı’yı talep ettiği her konuda desteklemek olduğunun da altını çizdi. Vizyonun ikinci ayağının buna paralel olarak Kıbrıs Türk tarafının çözüm istenci ve bu yönde yürüttüğü çalışmaları dış dünyada ve özellikle Avrupa Birliği’ne anlatarak, Kıbrıs Rum tarafının da bu yönde hareketlendirilmesini desteklemek olduğunu vurguladı.

Bakan Çolak Kıbrıs Postası’na verdiği demeçte vizyonu konusunda şu açıklamayı yaptı:

“Dışişleri Bakanlığı’nda bilgi, eleman, ne varsa, Sayın Cumhurbaşkanı’nın yürüttüğü sürece, böyle bir talepte bulundukça, desteği ve o katkıyı verebilmek. Bu benim için çok önemli. Burada bilgili ve tecrübeli elemanlar, uzmanlarımız varsa, onlar çok önemli olur çalışma gruplarında. Biliyorsunuz masada sadece 2 lider ve müzakereciler yok. Onların yanında ekipler var, onların altında değişik komiteler var. AB, ekonomik konulardır, insani konulardır, mülkiyet… Ben Dışişleri bakanı olarak, bu konularda, Dışişleri nezdinde faydalı olabilecek elemanlarımızın, sürece bir şekilde katkı koymasının aracısı olmak istiyorum. Vizyonun ikinci bacağı dış dünyaya açılmak, mümkün olabildiğince her yere ulaşmak. Özellikle Kıbrıs’ta devam eden bu süreç, bu olumlu iklim, bu bizi barış yönünde teşvik eden yeni gelişmelerin, dışarıda anlatılması, dışarıya yansıtılması çok önemli. AB ülkelerinin merkezine gitmesi, doğrudan Brüksel’e, AB’nin merkezine bu mesajın gitmesi gerekiyor. Amerika’da, Körfez ülkelerimde, diğer Arap ülkelerinde ilişkilerimizin tazelenmesi ve bu yeni gelişmeleri bire bir aktarmamız vizyonun ikinci bacağı.

Burada da esas düşünce, bizim ne kadar istekli ve bu yönde kararlı olduğumuz yanında, aynı istek ve kararlılığı Kıbrıs Rum toplumundan da görmeye ihtiyacımız olduğunu dışarıda da anlatmak. Çünkü biz onlarla konuşuyoruz ama onlar başkalarıyla da konuşuyor. Daha da resmi düzeyde, diplomatik kontaklarda… Gönül arzu eder ki onlar da desin Kıbrıslı Türkleri dinledik, siz ne yapıyorsunuz, nasıl bir gayret içindesiniz? Dolaylı bir teşvik veya yönlendirme…”

Bakan Çolak, vizyon çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı’nın yürütülen Kıbrıs müzakerelerine ne derece aktif katılabildiğinin ve nasıl bir çalışma izlediğinin sorulması üzerine ise, Müsteşar Erhan Erçin’in müzakere heyetindeki pozisyonu nedeniyle de bakanlığın müzakere sürecinin içinde yer aldığının altını çizdi.

Bakan Çolak, Kıbrıs müzakerelerinde kazanılan ivme düşünüldüğünde, Kıbrıs Rum tarafının dış temsilcilik açılması konusunda hala engellemesi olup olmadığının sorulması üzerine ise, mevcut durumun devam ettiğini ifade etti ve bu anlamda da yeni bir güvenin inşasına ihtiyaç olduğunu söyledi.

Bakan Çolak şöyle dedi:

“Diplomatlarımızla görüştüğümüzde diyorlar ki burada farklı bir hava eser ama bizim olduğumuz ülkelerde durum aynı. Kıbrıslı Rumların katı tutumlarıyla karşılaşırız. Bunun yumuşadığını görmeyi arzu ederiz. Bu en büyük Güven Yaratıcı Önlem olacaktır. Bir diplomatımız, bir sanatçımız veya bir akademisyenimiz yurt dışına gittiğinde, karşısında pankartlar veyahut onun o etkinlikte bulunmasına itirazlar şeklinde bir tavırla karşılaşmamak, bizim için en büyük Güven Yaratıcı Önlem olurdu.”

Bakan Çolak devamında ise Kıbrıs sorununun devamının mevcut durumu sağladığına işaret ederek, barışı halkların yapacağına ve Kıbrıslı Türklerin mağduriyetin giderilmesinin barışı inşa etmede önemine vurgu yaptı.

Bakan Çolak şöyle konuştu:

“Tabii ki gerek Kıbrıslı Rumlar gerek biz, Kıbrıs sorunu çözümlenmedikçe, kendi pozisyonumuzu koruyacağız. Bu da Kıbrıs Rum politikasıdır. Kıbrıs Türk devletinin direk veya dolaylı olarak tanınma tehlikesine karşı çok paranoyak derecesinde koruyucudurlar. Aynı şekilde biz de Kıbrıslı Türkler olarak izolasyonlara, ambargolara, Kıbrıslı Türklerin haklarının gasp edilmişliğine karşı mücadeleye etmeye, bunun ne kadar haksız olduğunu dünyaya anlatma yönündeki tavrımızı devam ettireceğiz. Ama dediğim gibi gönül arzu eder ki adadaki iklim biraz daha fazla dışarıya da yansısın ve birbirimize en azından o sivriliği biraz daha yumuşatalım. Çünkü bir Kıbrıslı Türk’ün bu örneği verdiği karşı tavırlarda, birey olarak yara alır, mağdur olur, rencide olur. Yara alan, mağdur olan ve rencide olan bireyin barışa bakış açısı da mutlaka endişeli olacak.

Neticede barışı kiminle yapacağız? Barışı neyle yapacağız? Hepimizin oy vereceği bir referandumla yapacağız. Kıbrıslı Türk bireyin üzerinde, Kıbrıs Rum toplumunun yaptığı hareketlerin etkisi ve aynı zamanda Kıbrıslı Türklerin de Kıbrıslı Rum bireyin üzerindeki etkisi önem arz eder. Sivriliği, düşmanlığı ve yaklaşımları yumuşatmak durumundayız. Aksi takdirde barış sürecine olumsuz yansır. Belki de bizim de Dışişleri Bakanlığı olarak bu konuyu yeniden ele alıp değerlendirmemiz lazım.”

Travmayı atlatamadık”

Bakan Çolak Kıbrıslı Türklerin Annan Planı’nda yaşanan travmayı da atlatamadığının altını çizerek, şöyle dedi.

“Çünkü gerçekten Kıbrıslı Türklerin derin bir travması var Annan Planı döneminde. Çok inandık, çok çalıştık, çok destekledik, başarısız oldu ve onun faturasını ödeyen biz olduk. Kıbrıs Rum tarafı ödüllendirildi. Referandumdan 1 yıl sonra tek başına AB’ye girdi. Atlattık diyemem topluma, travması çok büyüktü. Ne şahıs olarak, ben kendim kişi olarak ne de toplum olarak bunu atlatmadık. Aşırı iyimser olamayız, temkinliyiz elbette ama irade de önemli. Hem temkinli olacaksınız, toplumunuz için en iyi koşulların pazarlığını yapacaksınız, ama aynı zamanda da bunun mümkün olduğuna inanmanız lazım. Ben toplumu koruyan tedbirleri de bu anlaşmanın içine monte ederim, toplumumu da ikna ederim…”

En çarpıcı yanı Türkiye’nin verdiği güçlü destek”

Bakan Çolak, yeni Dışişleri Bakanlığı vizyonuyla Türkiye’yle yürütülecek ilişkilerin nasıl şekilleneceğinin sorulması üzerine ise, sanılanın aksine Türkiye’nin Dışişleri Bakanlığı’na büyük bir desteği olduğunu ve empoze diye bir durumun söz konusu olmadığını kaydetti.

Türkiye’nin çözüm sürecinde her türlü desteğe hazır olduğunu ifade eden Bakan Çolak, şöyle dedi:

“Türkiye’yle KKTC arasındaki ilişki oturmuş durumdadır. Orada belirsizlik görmem. Uzun zamandır çok güçlü bağlar var. Benim için en çarpıcı yanı onların verdiği güçlü destektir. Bizim küçük bir devlet olmamız, olanaklarımız da az. Onların büyük bir devlet olarak dünya çapında gelişmiş diplomasileri, çok yaygın temsilcilikleri olmasından dolayı bize her zaman destek olabiliyorlar. Bizim dışarı giden elemanlarımız için dost diplomat olması hasbiyle bu destek sürer. TC Dışişleri Bakanlığı aynı şekilde..

20 Temmuz kutlamaları vasıtasıyla ilk günden çok güzel bir fırsat oldu. Onunla (Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu) bire bir konuşma imkanım oldu. Neye ihtiyacımız olursa katkı vermeye hazırlar. Empoze veya hükmetme gibi bir tavır hissetmedim. Şu an onların da ortak vizyonu olan Kıbrıs’ta barışı, Kıbrıs’ta çözüme ulaşmak için onların vereceği desteğin mesajını aldım ben. Bu sürecek.”

İlk ziyaret Ankara’ya

Bakan Çolak, geleneksel ilişkilere çerçevesinde ilk ziyaretin de Ankara’ya yapılacağını ifade ederek, “İlk yapacağımız resmi ziyaret de Ankara’ya olacak şekilde hazırlık içerisindeyiz. Türkiye’nin kendi iç sıkıntıları var ve dış politikalarında sıkıntı gidermesi gereken noktalar var. Türkiye Dışişleri şu an biraz meşgul ama biz ilk fırsatta oraya da gidip, hangi alanlarda onlardan yardım alacağımızı konuşmak isteriz. Somut bir tarih bekliyoruz. Bizim için Türkiye çok çok önemli. Biz dünyanın merkezi görürüz ya biz Türkiye’nin merkezi de değiliz” dedi.