Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Handelsblatt Online’dan Gerd Höhler’e verdiği mülakatta, 2004 yılında dönemin BM Genel Sekreteri Annan tarafından hazırlanan planın Rumlar tarafından reddedilmesinden dolayı başarısızlıkla sonuçlandığını, fakat şimdi yeniden başlayan müzakerelerle Kıbrıs sorununa artık bir çözüm bulmanın zamanının geldiğini söyledi.

 

Şu anda Kıbrıs konusunda yaşanan belirsizlikle birlikte birçok şeyin de verimsiz olduğunu ve kaynakların büyük ölçüde heba edildiğini söyleyen Dışişleri Bakanı Nami, bütün bunlar yatırımlar açısından akılcı ve yapıcı değil dedi.

 

Nami, “Kıbrıslı Rumlar eski yaşam standartlarına yeniden ulaşmak için normal şartlar altında en azından on belki de yirmi yıla ihtiyaç duyacaktır. Kıbrıs sorununun çözümü ekonomide büyük bir ilerleme kaydedilmesini mümkün kılabilir. Bundan her iki taraf da karlı çıkacaktır. Birleşmiş bir Kıbrıs’ın ekonomik potansiyeli iki ayrı kesimin potansiyelinden daha fazla olacak, büyük sinerjiler ortaya çıkacaktır” dedi.

 

Bakan Nami, ekonomik krizden zarar görmüş olan Rumların bu nedenle anlaşma sağlanmasına ilgi duymaları gerektiğini söyledi. Nami, Türkiye’nin su açısından zengin olan bölgelerinden kronik su sıkıntısı çeken Kıbrıs’a içme suyu boru hattı döşenebileceğini, Türkiye’den Kıbrıs’a çekilmesi planlanan elektrik hattından Kıbrıslı Rumların da yararlanabileceğini ifade etti.

 

Nami, iki toplumun geçen dört ay içinde müzakere ettiği ve şimdi sürdürülen görüşmelerin temelini teşkil eden ortak bildiride çözümün ana hatlarının halihazırda belirlendiğini bunun da iki kesimli devletten oluşan bir federasyon olduğunu söyledi. Nami, iki toplumun ortak vatandaşlığı, bunların dışarıya karşı temsil edilmesi ve diğer anayasal meselelerin büyük ölçüde açıklığa kavuşturulduğunu belirtti.

 

“Arta kalan meseleler yalnızca teknik konulardır ve çözülebilir niteliktedir” diyen Nami, kararlı ve gerçekçi olmak şartıyla müzakerelerin beş altı ay içinde tamamlanabileceğini, Rum tarafı bunun 18 ay süreceğini düşünse de “her halükarda aylardan söz ediyoruz, senelerden değil” dedi. Nami, müzakerelerin, insanların günlük yaşamını kolaylaştıracak olan güven artırıcı önlemlerle de takviye edilmesinin gerekliliğine dikkat çekti.

 

Nami, müzakerelerin önünde duran en büyük engelin, geçmişte edinilen acı tecrübeler, başarısızlıkla sonuçlanan uzlaşma girişimleri sonucu yaşanan hayal kırıklıkları ve her iki tarafta mevcut olan güvensizliğin olduğunu söyledi. Bunların da gerçek engeller olmaktan ziyade psikolojik engeller olduğunu belirten Nami, “Bunları abartmak istemiyorum, zira birleşme lehine olan ekonomik argümanlar giderek daha inandırıcı oluyor” dedi.

 

Ada’daki dini liderlerin bir araya gelerek sürdürülen müzakerelere verdikleri desteğin de tarihi bir adım olduğunu, özellikle Rum Ortodoks Kilisesi’nin bugüne kadar aşırı milliyetçi bir politika izlediğini belirtti.

 

Nami, “Geçmişin korkularından kurtulmalı, geleceğe bakmalı ve Almanlarla Fransızların İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra yaptıkları gibi ortak geleceğimize güvenmeliyiz” dedi. Bakan Nami, Avrupa’da yaşanan güçlük ve krizlerle bazen Avrupa Birliği’nin her şeyden önce bir barış projesi olduğunu ve Kıbrıs’ın bunun bir parçası olmak istediğini unutuyoruz dedi.