Dışişleri Bakanı Nami: “Müzakerelere Ekimde Başlar, Mart’ta da Referanduma Sunarız”
Dışişleri Bakanı Özdil Nami, “Kıbrıs müzakere sürecinin ekimde başlayıp martta da referanduma gidilmesinin” gerçekçi bir hedef olduğunu belirterek, “50 yılın sonunda da bu sorun BM’nin gündeminden çıkmış olur. Bu, dünyaya vereceğimiz son derece anlamlı bir mesaj olur” dedi.
Özdil Nami, New York’taki temaslarının ardından Kıbrıs müzakere sürecini Anadolu Ajansına değerlendirdi. New York’ta Kıbrıs Türk tarafının pozisyonunu net bir şekilde BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon’a açık bir şekilde aktardıklarını ifade eden Nami, Ban’ın Türk tarafının görüşlerine olumlu baktığını, Birleşmiş Milletlerin de Türk tarafının da tutumuna paralel şekilde müzakerelerin bugüne kadar varılan anlaşmalara saygı duyulan şekilde devam etmesi gerektiğini ve kısa bir sürede sonuca ulaşması için tarafların çalışması gerektiğini düşündüğünü söyledi.
Kıbrıs sorununun yarım asırdır BM’nin gündeminde olduğunu ifade eden Özdil Nami, “Mart 2014’de tam 50 yıl olacak. Birleşmiş Milletler (BM)’de artık yeter duygusu var ve bir son kelimesi kullanılıyor. Son bir çaba son bir itme, müzakerelerin sonuca ulaşması için” ifadelerini kullandı.
Bakan Nami, yeni süreçte Türk tarafının yine çözüm iradesini ortaya koyacağını belirterek, “Bunun olumsuz sonuçlanmaması, beklediğimiz neticeyi üretmemesi halinde yine dünyadan taleplerimiz olacak. Biz elimizden gelen bütün çabayı gösterdik, artık siyasi statümüz belirsizlikte bırakılamaz. Dünya ile bütünleşmemizin önündeki engellerin mutlaka kaldırılması gerekir. Tabii burada Türkiye Cumhuriyeti’nin de vereceği destekle çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu.
Türk tarafının gündeminde konfederasyon diye bir şeyin olmadığına dikkati çeken Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Konfederasyon’un iki ayrı devletin bazı konularda işbirliği anlaşması ile oluşturulan bir yapı olduğunu söyledi.
Nami, “Kıbrıs’ta olması gerekenin, Annan Planı’nda belirtildiği şekilde iki kurucu devletin eşitlik statüsüne dayalı federal bir hükümetin bulunduğu, bu birimler arasında da herhangi bir hiyerarşinin olmadığı yeni bir devletten bahsediyoruz. Annan planındaki gibi tarif edilen federal bir cumhuriyetten bahsediyoruz. Bu federal cumhuriyetin iki halkın ayrı referandumunda ‘evet’ oyunun çıkmasıyla oluşacağını da biliyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Şu an yapılması gerekenin, bugüne kadar yapılan yakınlaşmalara saygı duyularak, geriye kalan konulara odaklanıp fikir ayrılıklarının giderilmesi gerektiğini vurgulayan Nami, yeni çıkacak kapsamnlı çözüm planının iki halkın ayrı referandumuna sunulması gerektiği kaydetti.
Özdil Nami, Maraş konusunun bir toprak konusu olduğunu belirterek, Toprak konusunun kapsamlı çözümdeki ana başlıklardan bir tanesi olduğunu, dolayısı ile Maraş konusunun ancak kapsamlı çözüm müzakereleri çerçevesinde ele alınacak bir konu olduğunu ifade etti.
“Annan planında olduğu gibi bir kapsamlı çözüme giderken elbetteki bir toprak düzenlemesi yapılacaktır” diyen Nami, şunları söyledi:
“Bir kapsamlı çözümde bizi acıtacak konularından da biri bu olacaktır. Bununla ilgili hiç kimsenin farklı bir algı yaymaması lazım. Gerçekçi olmamız lazım. Biz siyasi eşitliğimizle ilgili tüm haklarımızı geri alacağız Rum tarafı da bir miktar toprak bizden alacak. Bununla ilgili bir şüphe yok ama bunu kapsamlı müzakerelerin nihayetine varmadan hatta o müzakereler başlamadan talep etmesi kabul edilebilecek bir olgu değil. Bu konular kapsamlı bir çözüm çerçevesinde ele alınıp çözülecek konulardır.”
Kıbrıs müzakere sürecinde Türkiye ile çok iyi bir uyum sergilediklerini ve tam bir işbirliği içerisinde olduklarını söyleyen Özdil Nami, “Zaten Türkiye ile Annan Planı sürecinden başlayarak Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili görüşlerimizin uyuştuğu bir noktadayız. Geçmişte de bu böyleydi” dedi.
Nami, Kıbrıs Türk tarafının pozisyonlarının müzakere masasına yatırılmadan önce Türkiye ile istişare edildiğini ve uyumlaştırıldığını belirterek, Türk tarafı tam bir takım ruhu içerisinde masada zaten yerini alıyor. Bizim pozisyonlarımız zaten Türkiye tarafından destek bulmazsa dünya kabul edilmesi mümkün değil. Bizim bunu Kıbrıslı Türkler olarak dünyaya kabul ettirmemiz mümkün değil. Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasındaki uyum önem arz ediyor. Bu konuda çok ideal bir noktada olduğumuzu söyleyebilirim. Kıbrıslı Türklerin kabul edeceği her türlü çözümü Türkiye’nin mutlaka destekleyeceğini bize net bir şekilde ifade ediyorlar. İyi bir anlayış ve işbirliği var” diye konuştu.
İlk defa Rum tarafının Türkiye’de Türk tarafının da Yunanistan’da dışişleri bakanları düzeyinde bir görüşme gerçekleşeceğini ifade eden Nami, bunu olumlu karşıladıklarını, bunun Kıbrıslı Türk ve Rum liderlikleri arasında uzun süredir konuşulan bir konu olduğunu vurguladı.
Türkiye’nin Kıbrıs konusunda çok net bir pozisyon ortaya koyduğunu dile getiren Nami, şöyle devam etti:
“Rumların muhatabı Kıbrıslı Türklerdir, Türkiye değildir. Eğer farklı bir algı ile Ankara’ya gideceklerse o zaman hayal kırıklığına uğrayacaklar. Türkiye kendileri ile ayrı bir müzakere hattı açacak değil ama varsa bazı sorular bunları orda soracaklar, gündeme getirecekler. Net cevaplarını da alacaklar. Bizim burdan esas maksadımız taraflar arasında güvenin inşaa edilmesidir. Rum tarafının Türkiye ile ilgili çok yanlış algıları var. Yani biz bazı uzlaşı noktalarını istiyoruz da sanki Türkiye bizi engelliyormuş gibi. Böyle bir şey yok. Bunu kendilerine net bir şekilde ifade ediyoruz. Bunu Türkiyeli yetkililerin ağzından duymak istiyorlar. Bunda sıkıntı yok. Bizim de Yunanistan’a bazı soracağımız sorular var bizim de temsilcimiz gidecek bu konuları orada duyacak. bu görüşme gerçekleşecek. Yani bunlar müzakerelerin ana noktası değil sadece iyi niyetin sembolü olacak bazı görüşmeler. Esas müzakereler adada yapılacak her iki tarafın liderleri arasında yapılacak görüşmelerdir.”
Müzakerelerin ekimde başlayıp 2014 Mart’ta da referanduma gitmesinin gerçekçi bir hedef olduğunu söyleyen Özdil Nami, “Şu anda ekim ayındayız yıl sonuna kadar daha vakit var bu vakti önümüzde geriye kalan konuları bitirmek için kullanırsak, yoğunlaştırılmış müzakere süreciyle geriye kalan konuları görüşmek için kullanırsak geriye kalan konuları bitirmememiz için 3 ay var. Bu bitirildikten sonra yeni kapsamlı çözüm planı ortaya çıkar bunu da her iki tarafın halkına anlatmak için üç aylık bir süre hayli hayli yeter diye düşünüyorum” dedi.
Kıbrıs müzakere sürecini 50 yıl geçtikten sonra çözülmesinin sembolik bir değeri olduğunu ifade eden Nami, Müzakerelere Ekim ayında başlar, Mart ayında da referanduma sunarız. Umarım ki referandumdan da bir evet oyu da çıkar. 50 yılın sonunda da bu sorun BM’nin gündeminden çıkmış olur. Bu dünyaya vereceğimiz son derece anlamlı bir mesaj olur” şeklinde değerlendirdi.