Avrupa Birliği Komisyonu sözcülerinin son iki günde yaptıkları açıklamaları, Avrupa Birliği’nin, kendi ilkelerini çiğneyerek üye yaptığı Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne koşulsuz desteğini sürdürmekten başka bir amacı olmadığını göstermektedir.

Avrupa Birliği’nin, izlediği bu yanlış politikasından, Ada’da kabul edilebilir gerçekçi bir anlaşmaya varılması için yürütülen çabalara yapıcı iştirak etmek yerine Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne hizmet eden statükoyu muhafaza etmeyi yeğlediği açıkça anlaşılmaktadır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar’ın Azerbaycan Cumhurbaşkanı Sayın İlham Aliyev ile yaptıkları görüşmelerine ilişkin Avrupa Birliği Komisyonu Sözcüsü tarafından yapılan açıklama, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin ilgili açıklamalarıyla örtüşmesi manidardır. Sayın Cumhurbaşkanımızı “toplum lideri” olarak görme yanılgısını sürdüren Avrupa Birliği, esasta, Kıbrıs Türk halkını Rum halkının eşiti olarak görmediğini de göstermektedir. Avrupa Birliği üzerine kurulduğu iddia edilen değerlere uygun davranmayarak Kıbrıs Türk halkının en temel insan haklarını, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin isteği doğrultusunda, çiğnemekten de çekinmemektedir.

Avrupa Birliği, verdiği sözde mali yardımları Kıbrıs Türk halkına karşı bir şantaj olarak kullanmayı alışkanlık haline getirmiştir. Avrupa Birliği’nin Kıbrıs Türk halkının sosyoekonomik kalkınmasına samimi bir katkı yapma niyeti bulunmamaktadır. Anavatan Türkiye’nin ülkemizin sosyoekonomik kalkınması için yaptığı yardımın yanında sembolik önemi dahi olmayan bu sözde yardımın tek amacı, “güven yaratıcı önlemleri” destekleyerek Kıbrıs Türk halkı için geçmişin bir parçası olan federasyon modelinin hayata geçirilmesini empoze etmektir.

Başarısız olmuş ve tüketilmiş federasyon modeli artık ortak bir zemin olmaktan çıkmıştır. Tarafların gerçekçi bir zemine ihtiyaçları vardır. Tek gerçekçi zemin ise Ada’da iyi komşuluk içerisinde yaşayacak iki egemen eşit Devletin varlığının tescilidir.