Enformasyon Logo

Bugün, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması yani Enosis idealinin yaşama geçirilmesini amaçlayan faşist Yunan darbesinin 41’ıncı yıldönümü.
Darbe, Ada’yı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Yunan generaller öncülüğünde Başpiskopos Makarios’a karşı girişilmiş ve katliama dönüşmüş, ancak Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan haklarını kullanarak 20 Temmuz’da Ada’ya çıkmasıyla başarısızlıkla sonuçlanmıştı.
41 yıl önce, 15 Temmuz 1974’te, Ada’nın Yunanistan’a bağlanmasının (Enosis) daha fazla geciktirilmesine karşı olan EOKA’cı Rumlar ile Yunanistan’daki Albaylar Cuntası’nın Kıbrıs’taki subay ve askerleri, Kıbrıs Türklerinin direnişi yüzünden 11 yıl ertelemek zorunda kaldıkları Enosis’i bir an önce hayata geçirmek için, bu hedefi daha uzun vadede gerçekleştirme amacında olan sözde “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” Makarios’a karşı darbe yapmışlardı.
Yunan askeri cuntası, Kıbrıs Türk halkını top yekûn soykırımdan geçirerek, yıllarca hayalini kurdukları Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla Kıbrıs’taki EOKA’cılarla işbirliği halinde Makarios’u devirmiş ve EOKA’cı Nikos Sampson’u sözde “Cumhurbaşkanı” ilan etmişti.
Darbe sırasında EOKA karşıtı veya Makarios yandaşı 2 bin kadar Yunan ve Rum da öldürülmüştü.
Faşist cunta, Türklere karşı tedhiş eylemlerinin yoğunlaşmasına da öncülük etmişti.
15 Temmuz öncesi:
1959 yılında Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasında imzalanan Zürih ve Londra Anlaşmaları ile bu ülkelerin garantörlüğünde Türk ve Rum halklarının ortak eşitliğine dayalı olarak kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’nde, Rum toplumu lideri Makarios Cumhurbaşkanı, Türk toplumu lideri Dr. Fazıl Küçük ise Cumhurbaşkanı Yardımcısı seçilmişti.
Ancak, 1963 yılından itibaren Rumların silahlı saldırıları sonucu Kıbrıs Türkleri ülke yönetiminden baskı ile uzaklaştırılmış, Rumların, Ada’yı Yunanistan’a bağlama hedefine ulaşmak yani Enosis’i gerçekleştirmek üzere yürüttükleri saldırılar ve ambargolar 1963-1974 yılları arasında artarak devam etmiş, Kıbrıs Türk halkı Ada’nın yüzde 3’lük bir bölümüne sıkıştırılmıştı.
Sampson Darbesi:
1974’e gelindiğinde Yunan Cunta Hükümeti, Ada’nın ilhak edilme zamanının geldiğine inandı, ancak Makarios’u da bu ilhak için engel olarak gördü. Bu nedenle Atina, Ada’daki Yunan subayları vasıtasıyla Makarios’u iktidardan düşürmeye çalışmıştı.
15 Temmuz 1974’te Yunanistan’da iktidarda bulunan cuntanın desteğiyle Makarios’a karşı darbe yapan Nikos Sampson, Ada’yı Yunanistan’a bağlamayı amaçlayan süreci başlatmıştı.
Kıbrıs’taki EOKA’cılarla işbirliği halinde Makarios’u 15 Temmuz 1974’teki darbeyle deviren ve EOKA’cı Nikos Sampson’u sözde “Cumhurbaşkanı” ilan eden Yunan faşist albaylar, Makarios karşıtı birçok Rum’u öldürmüş ve Türklere karşı tedhiş eylemlerinin yoğunlaşmasında öncülük etmişlerdi.
Darbede hayatını zor kurtaran Makarios, 19 Temmuz 1974’te BM Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada; hem Yunanistan’ın amacını açık biçimde ortaya koymuş, hem yapılan katliamları hem de Kıbrıs Türklerini bekleyen tehlikeleri anlatmıştı.
Yunanistan Ada’yı kendine bağlamak amacıyla ilk darbesini 21 Aralık 1963’de gerçekleştirmişti. Dönemin “Kıbrıs Cumhurbaşkanı” olan Makarios ve diğer işbirlikçileriyle Yunanistan, Enosis’in gerçekleşmesine engel olarak gördükleri Kıbrıs Türklerini yok etmek amacıyla hazırladıkları Akritas Planı’nı uygulamaya koymuş ancak ummadıkları bir direnişle karşılaşmışlardı.
Söz konusu plan çerçevesinde birçok Türk’ü katleden ve Türkleri “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin organlarından dışlamayı başaran Rum ve Yunanlar, Geçitkale ve Boğaziçi köylerine karşı aynı amaçla 15 Kasım 1967’de gerçekleştirdikleri saldırıların ardından Türkiye’nin ültimatom vermesi ve Ada’ya müdahale hazırlıkları yapması üzerine o tarihten sonra politika değişikliği yapmış, Kıbrıslı Türkleri ekonomik yönden çökertmeye ve Ada’dan göçlerini sağlamaya yönelik uzun vadeli bir plan uygulamaya koymuştu.
Kıbrıslı Türklerin buna karşı da direnişte başarılı olması üzerine Enosis’i gerçekleştirmede sabırsızlanan Grivas önderliğindeki EOKA’cılar ile acele edilmemesini savunan Makarios taraftarları arasında çıkan ihtilaf zaman zaman silahlı çatışmalara dönüşmüş, Makarios’a karşı 15 Temmuz 1974’ten önce de bir kaç kez başarısız suikast girişimleri yapılmıştı.
Türkiye’nin müdahalesi:
Olaylar had safhaya ulaşırken Türkiye, Uluslararası İttifak ve Garanti Anlaşmaları’ndan doğan garantörlük hakkını kullanarak, Kıbrıs Türklerinin can ve mal güvenliğini korumak amacıyla 20 Temmuz 1974’te Barış Harekâtı’nı gerçekleştirmişti.
Barış Harekâtı’yla Kıbrıs Türk halkının can ve mal güvenliği sağlandığı gibi, darbeciler de Kıbrıs’ta işgal ettikleri makamlardan çekilmek zorunda kalmışlardı.
Yunanistan’da ise 1967’de askeri darbeyle başlayan Cunta dönemi tarihe karışmış, ülkede demokrasiye dönülmüştü.