Güney Kıbrıs Rum Yönetimi hükümet sözcüsü Nikos Hristodulides’in, 21 Ağustos 2016 tarihinde yaptığı ve Anavatan Türkiye’nin garantörlüğünün devamının Kıbrıslı Türklere de olumsuz yansımaları olacağı yönündeki akla ve mantığa sığmayan açıklaması, Kıbrıs Türk tarafını bir kez daha hayrete uğratmıştır.

GKRY Hükümet Sözcüsünün Kıbrıslı Türkler adına konuşma cüretini kendisinde görmüş olması kabul edilemezdir. Birleşmiş Milletler uhdesinde devam eden müzakereler çerçevesinde son aşamada ve garantörlerin katılımıyla çok taraflı bir konferansta ele alınacağına dair üzerinde halihazırda mutabık kalınan güvenlik ve garantiler konusunun, bu formatın dışında çeşitli vesilelerle basın aracılığı ile sık sık gündeme getirilmesinin, mevcut sürece zarar vermekten ve Kıbrıs Rum tarafının masadaki taahhütlerine sadık kalma niyetini sorgulatmaktan başka bir amaca hizmet etmediğini vurgulamakta fayda görmekteyiz.

Öte yandan Hristodulides’in, Ada’da bir çözüme ulaşılmasını müteakip Avrupa Birliği dışında herhangi bir garantiye ihtiyaç olmadığını iddia etmesi, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türkünün güvenlik ve garantiler konusunda bugüne kadar var olan ve sürekli olarak yinelediği duruşunun esas sebebini anlamadığını veya anlamamakta ısrarcı olduğunu göstermektedir. Hristodulides ayrıca, Kıbrıslı Türklerin gelecekleriyle ilgili bir seçimle karşı karşıya olduklarını, bu bağlamda ya AB üye ülkesi olarak birleşik bir Kıbrıs olmayı, ya da Türkiye’nin dahil olduğu bir gelecek seçmeleri gerektiğini ifade etmiştir. Bu vesileyle, Anavatan Türkiye’nin sağlayacağı güvenlik ve garantinin hiçbir şart altında AB üyeliğiyle bertaraf edilemeyeceğini, Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin vazgeçilmezlerimizden olduğunu yineler, güvenliğimizi ilgilendiren konularda Kıbrıs Türk tarafına aklınca tavsiyede bulunan Kıbrıs Rum yaklaşımını şiddetle kınadığımızı vurgularız.

Bu vesileyle Kıbrıs Rum tarafına, Kıbrıs Türk halkının kendi seçtiği yetkililer tarafından yönetildiğini hatırlatır, Rum yetkilileri hadlerini aşarak Kıbrıslı Türkler adına beyanatlar vermekten ve önerilerde bulunmaktan kaçınmaya ve son dönemde sıklıkla tekerrür eden yapıcı olmayan bu tutumu sürdürmekten imtina etmeye davet ederiz.