Adadaki Güncel Durum

Kıbrıs meselesi bir statü meselesidir.

Kıbrıs adasında farklı dil, din ve kültüre sahip iki Halk mevcuttur.

Kıbrıs Türk Halkının, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) olarak adlandırılan kendi Devleti vardır ve KKTC demokratik olarak seçilmiş Cumhurbaşkanı, Hükümeti ve Parlamentosu, bağımsız yargısı ve diğer tüm devlet kurumlarıyla tam teşekküllü bir Devlettir. Öte yandan, Kıbrıs Rum tarafı ise 1963 yılından bu yana gasp ettiği ve tamamen bir Kıbrıs Rum devletine dönüştürdüğü yönetim olan “Kıbrıs Cumhuriyeti” unvanını kullanmaktadır.

Gerçek şudur ki, adadaki her iki halk da egemen eşitliğe sahiptir ve bu problemi çözmeye yönelik her türlü çaba bu gerçeği dikkate almalıdır.

50 yılı aşkın süredir anlaşmaya yönelik yapıcı ve sonuç odaklı bir duruş sergileyen Kıbrıs Türk Halkı, adadaki statükonun devam etmesinden dolayı hâlâ mağdurdur ve uluslararası alanda temsiliyetten seyahate, spordan, ticarete ve kültüre kadar hayatın her alanında haksız ve insanlık dışı bir tecrit altında tutulmaktadır.

60 yıldır müzakere edilen “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon” modelinin Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk Halkı ile güç ve refahı paylaşmak istememesine dayanan uzlaşmaz tutumu nedeniyle başarısız olduğu, kanıtlanmış bir gerçektir.

Bugün, Kıbrıs meselesinde, önceden denenmiş ve başarısızlığa uğramış tüm anlaşma modellerinin tükendiği ve adadaki güncel gerçeklere dayalı yeni bir yaklaşım benimsenmesinin zamanının geldiği bir noktaya gelinmiştir.

Bu anlayışla, Kıbrıs Türk tarafı olarak yeni vizyonumuzu, Kıbrıs adası ve çevresinde çok ihtiyaç duyulan istikrar, güvenlik ve işbirliğini sağlayacağı umudu ve inancıyla Nisan 2021’de Cenevre’de düzenlenen gayrı resmi Kıbrıs toplantısında ortaya koyduk.

Bu doğrultuda, Kıbrıs Türk tarafı, adada iyi komşuluk ilişkileri çerçevesinde, mevcut iki Devlet arasında egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü temelinde bir anlaşmaya varılabileceğine inanmaktadır.

Elli yıldan bu yana dönemin şartların uyarınca müzakere edilen ve Rum tarafının uzlaşmazlığı nedeniyle bugüne kadar sonuç alınamayan “federasyon” modelinde ısrar edilmesi, adadaki gerçeklerle örtüşmemektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler 78. Genel Kurulu’nda 19 Eylül 2023 tarihinde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk Halkının ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin uluslararası toplumdan talep ve beklentilerini yinelemiş ve uluslararası toplumu, KKTC’nin bağımsızlığını tanımaya ve KKTC ile diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler geliştirmeye davet etmiştir. Sayın Erdoğan konuşmasında ayrıca, Kıbrıs Adası’nda huzur içinde yaşayacak iki komşu Devletin varlığının kabul edilmesinin Kıbrıs konusundaki tek çözüm şekli olduğunu da vurgulamıştır.

Bu çağrılar ışığında, uluslararası toplum daha fazla vakit kaybetmeden adadaki gerçekleri idrak etmeli ve Kıbrıs Türk halkının egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsüne dayalı bir çözüme ulaşmak için çaba harcamaya başlamalıdır. Bu yeni vizyon temelinde müzakerelere başlamaya hazırız.

KKTC’nin Güncel İşbirliği Önerileri (Temmuz 2022)

Adada iki taraf arasındaki diyaloğun sürdürülmesi konusunda Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafıyla birlikte çalışmaya hazırdır ve bu amaçla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar tarafından adadaki gerçeklere dayalı yeni vizyonumuz doğrultusunda iki öneri paketi sırasıyla 1 Temmuz 2022 ve 8 Temmuz 2022 tarihlerinde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres aracılığı ile iletilmiştir.

Kıbrıs Türk tarafının önerileri tarafları karşılıklı olarak ilgilendiren hidrokarbon, elektrik, yenilenebilir enerji ve su gibi konuların yanı sıra, adanın mayınlardan arındırılması ve düzensiz göç meselelerinde bir İşbirliği Mekanizması kurulmasını öngörmektedir. İşbirliği Mekanizmasının ilgili Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum makamlarının yetkililerinden oluşması önerilmiştir. Taraflar mevcut sorun hakkında gerekli bilgi alışverişinde bulunacaklar ve bu bilgiler daha sonra gözden geçirilerek, işbirliği ve koordinasyonun artırılması amacıyla tavsiyelerin benimsenmesine olanak tanınacaktır. Kıbrıs Türk tarafının ilerlemeye yönelik iyi niyetini gösteren bu öneriler, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları arasında karşılıklı güven ve anlayışın inşasına açıkça yardımcı olacaktır.

KKTC’nin yukarıda belirtilen önerilerinin hayata geçirilmesinin yalnızca Doğu Akdeniz’de barış ve istikrara katkı sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda adada mevcut iki Devlet arasında işbirliği yoluyla bir anlaşmaya varılmasına da yardımcı olacağına inanıyoruz.