Başarısızlığa uğramış Müzakere Süreçleri
Kıbrıs meselesi, uluslararası 1960 Antlaşmaları ile kurulan ve Kıbrıs Türk halkı ile Kıbrıs Rum halkının ortaklığına dayanan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin yönetimi Kıbrıs Rumlar tarafından şiddet yoluyla ele geçirilmesinden bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin gündemindedir.
1968’den bu yana, iki tarafın “siyasi eşitliğine dayalı iki bölgeli ve iki toplumlu bir federasyon” temelinde bir anlaşmaya varmayı amaçlayan ve Birleşmiş Milletler arabuluculuğunda gerçekleşen çok sayıdaki müzakere turu, Kıbrıs Rum tarafının uzlaşmaz tavrı nedeniyle başarısız olmuştur.
Müzakereler sırasında olası bir anlaşmaya ilişkin ortaya çıkan tüm planlar, 1985-86 Taslak Çerçeve Anlaşması, BM destekli 1992 Fikirler Dizisi, 1994 Güven Yaratıcı Önlemler Paketi ve Nisan 2004 BM Kapsamlı Çözüm Planı (diğer adıyla Annan Planı) dâhil olmak üzere, Kıbrıs Rum tarafınca reddedilmiştir. Başarısız müzakere süreçlerinin en güncel örneği ise 2008’de başlayıp 2017’de Crans-Montana’da Rum tarafının uzlaşmazlığı ve maksimalist talepleri nedeniyle bir kez daha sonuçsuz kalan süreçtir.
BM Kapsamlı Çözüm Planı (2004)
Annan Planı olarak da bilinen BM Kapsamlı Çözüm Planı, ayrıntıları üzerinde iki buçuk yıl süren müzakerelerin ardından, 2004 yılında ayrı ayrı ve eş zamanlı olarak yapılan referandumlarda Kıbrıs Rumları tarafından ezici bir “hayır” oyu (%76) ile reddedilmişti. Bu ret, Kıbrıs Rum halkının ve de Kıbrıs Rum liderliğinin Kıbrıs Türk halkıyla eşitlik temelinde güç ve refah paylaşmaya hazır olmadığını açıkça ortaya koymuştu.
Kıbrıs Türklerinin Annan Planı lehinde oy kullanmasının ardından, Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi 26 Nisan 2004’te “Konsey, Kıbrıs Türk toplumunun izolasyonuna son vermeye kararlıdır” şeklinde bir karar almıştır. Benzer şekilde, Avrupa Konseyi, 29 Nisan 2004 tarih ve 1376 sayılı Kararında şöyle diyor: “Uluslararası toplum, özellikle de Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği … bunu [daha fazla açıklığı] teşvik etmek için hızlı ve uygun adımlar atmalıdır. Kıbrıs Türklerinin uluslararası izolasyonu sona ermelidir”.
Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi, 26 Nisan 2004’te Kıbrıs Türklerine yönelik izolasyonların ön koşulsuz olarak kaldırılması yönünde karar almış olmasına rağmen bu karar henüz uygulanmamıştır.
Ayrıca dönemin Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi Annan, BM Güvenlik Konseyi’ne sunduğu 28 Mayıs 2004 (S/2004/437) tarihli raporunda “Umarım onlar [Konsey üyeleri] Kıbrıs Türklerini izole etme ve gelişmelerini engellemeye yol açan gereksiz kısıtlama ve engelleri ortadan kaldırmak için tüm Devletlere hem ikili hem de uluslararası kuruluşlarda işbirliği yapma konusunda güçlü bir öncülük edebilirler…” şeklinde bir çağrıda bulunmuştur.
BMGS, söz konusu raporunda ayrıca “Kıbrıs Rumları, siyasi eşitliğe dayalı federal bir yapıda Kıbrıs Türkleriyle güç ve refahı paylaşmaya hazırsa, bunun sadece sözlerle değil, eylemlerle de gösterilmesi gerekmektedir” vurgusunu yapmıştır.
Kıbrıs meselesine kapsamlı bir çözüm bulunamamasına ve Annan Planı’nı ezici bir şekilde reddetmesine rağmen Kıbrıs Rum tarafı, 2004 yılında hukuka aykırı ve tek taraflı olarak Avrupa Birliği’ne tam üye olmuştur. Öte yandan, Annan Planı lehinde oy kullanmış olan Kıbrıs Türk halkı ise hukuka aykırı kısıtlamalara ve hayatın tüm alanlarında izolasyona maruz kalmaya devam etmektedir.
Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Birliği’ne tek taraflı üyeliği, Kıbrıs Rum liderliğinin uzlaşmazlığını daha da cesaretlendirmiş olup, Kıbrıs meselesinde anlaşmaya varma çabaları 2008 yılına kadar dört yıl süresince durma noktasına gelmiştir.
2008-2017 Müzakereleri
2008 yılının Eylül ayında, onlarca yıldır adada bir çözüme ulaşılmasını sağlayamamış olan aynı BM parametrelerini temel alan” iki bölgeli, iki toplumlu bir federasyon” için müzakereler yeniden başlamıştır. Söz konusu müzakereler, 2017 yılının Temmuz ayında İsviçre’nin Crans-Montana kentinde gerçekleşen Kıbrıs Konferansı’na kadar aralıklı olarak devam etmiştir.
Adadaki iki tarafın, Garantör güçlerin ve Birleşmiş Milletlerin katılımıyla gerçekleşen Kıbrıs Konferansı, Kıbrıs Rum tarafının maksimalist talepleri nedeniyle çökmüştür. Bu durum, Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıs Türk halkıyla güç ve refahı paylaşma konusundaki isteksizliğinin devam ettiğini bir kez daha göstermiştir.
Kıbrıs Konferansı’nın çökmesinin ardından Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri António Guterres, taraflara nasıl ilerleneceğine yönelik karar vermeleri için bir değerlendirme dönemi çağrısında bulunmuş ve yeni bir çabanın sonuç vermesi için yeni fikirlere ihtiyaç duyulduğunu vurgulamıştır.
Bunun üzerine Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, artık denenmiş ve başarısız olmuş olan, geçerliliğini yitirmiş ve aslında adadaki statükonun da sebebi olan BM parametreleri temelinde müzakere etmeyeceğini açıklamıştır.
Gayri Resmi 5+BM Toplantısı (27-29 Nisan 2021, Cenevre)
25 Kasım 2019 tarihinde BM Genel Sekreteri, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderleriyle gayrı resmi bir görüşme gerçekleştirmiştir. Görüşmenin ardından yapılan yazılı açıklamada Genel Sekreter, uygun bir zamanda hem liderlerin hem de Garantör güçlerin katılımıyla gayrı resmi 5+BM formatında bir toplantı düzenleme olasılığını araştırmak için çabalarını sürdüreceğini bildirmiştir. Genel Sekreter, KKTC Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonuçlanana kadar bu yöndeki çalışmalarını askıya almıştır.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 8 Ocak 2021 (S/2021/5) tarihli Raporunda gayrı resmi 5+BM toplantısının amacını başka bir yoruma yer bırakmayacak şekilde açıkça belirtmektedir. BMGS, “Toplantının amacı, tarafların Kıbrıs meselesine öngörülebilir bir süre içinde sürdürülebilir ve kalıcı bir çözümü müzakere etmeleri için ortak bir zeminin mevcut olup olmadığını belirlemek olacaktır” şeklinde belirtmektedir.
Kıbrıs Türk tarafı da çalışmanın ortak zemin bulmaya çalışmak değil, taraflar arasında ortak zemin olup olmadığını tespit etmek amaçlı olduğunu açıkça ifade etmiştir. Kıbrıs Türk tarafı ayrıca olası yeni bir sürecin ucu açık olmaması gerektiğini kaydetmiştir.
Genel Sekreter’in resmi daveti üzerine, 27-29 Nisan 2021 tarihlerinde, Cenevre’de taraflar arasında ortak zemin bulunup bulunmadığının belirlenmesinin amaçlandığı gayrı resmi bir 5+BM toplantısı gerçekleştirilmiştir. Toplantıya Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları ile Garantör ülkeler olan Türkiye, Yunanistan ve İngiltere katıldı.
5+BM gayrı resmi toplantısında Kıbrıs Rum tarafı ve Yunanistan yeni bir vizyon ortaya koymamış, Crans-Montana’daki konuşmalarının aynısını tekrarlayarak “iki bölgeli, iki toplumlu federasyon” söylemine devam etmiş, müzakerelere kalındığı yerden devam etmeye hazır gibi davranmışlardır.
Öte yandan Kıbrıs Türk tarafı, resmi müzakerelerin önünü açacak ortak bir zemin bulunup bulunmadığını belirlemek konusunda açık görüşlülük ve kararlılıkla toplantıya katıldı. Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliğinin ve eşit uluslararası statüsünün teyit edilmesi çağrısında bulunan yeni vizyonunu ortaya koyarak, Genel Sekreter’in çağrısına kulak veren tek taraf olmuştur. Ayrıca, federasyon modelinin son 50 yılda Kıbrıs meselesine neden çözüm getiremediğini temel alan yeni vizyonunun arkasındaki mantığı da anlatmıştır.