Kıbrıs Rum liderliğinin yapmış olduğu açıklamayla kapsamlı çözüm görüşmelerini tek taraflı olarak askıya almış olduklarını öğrenmiş bulunmaktayız.

Adada adil ve kalıcı bir çözüm için 50 yıla yakın bir süredir devam etmekte olan müzakerelerin herhangi bir bahane ile sekteye uğratılması asla kabul edilebilir bir yaklaşım değildir. Bu tip yaklaşımlar, adadaki iki halkın ve uluslararası camianın en kısa zamanda bir çözüm beklentisi ve liderlerin bu yöndeki taahhütleri ile tümüyle ters düşmektedir.

Ada ve çevresindeki doğal kaynaklar ile kapsamlı çözüm müzakerelerinin birbirinden ayrı konular olduğunu iddia eden Rum liderliğinin, doğal kaynaklar hususunu bahane göstererek görüşmeleri askıya alması samimiyetten uzak ve çelişkili bir yaklaşımdır.

Bilindiği üzere, doğal kaynakların adadaki iki taraf ve bölgemiz için bir işbirliği aracı olarak ele alınmasına yönelik önerilerimizi reddeden ve bu konuda tek yetkilinin kendileri olduğu iddiasıyla tek taraflı adımlar atmakta ısrarcı olan hep Rum tarafı olmuştur.

11 Şubat Ortak Açıklaması ile birlikte çözüm yönünde ortaya çıkan olumlu beklenti, Rum lider tarafından arka arkaya atılan olumsuz adımlar nedeniyle müzakere masasına bugüne kadar yansımamıştır. Bu bağlamda, Rum liderin uzunca bir süre çeşitli bahanelerle müzakere masasına oturmaması, bilahare ortak açıklama yapılmasını şart koşması ve daha sonra uzlaşılan ortak açıklama metnine de saygı göstermeyerek üzerinde önceden anlaşma sağlanan hususları sorgulamaya devam etmesi sürecin arzu edildiği şekilde ilerlemesini engellemiştir. 11 Şubat tarihli Ortak Açıklama ve BM Genel Sekreteri’nin yeni bir Özel Danışman atamasıyla müzakerelerin tekrar canlanması beklenirken, Rum liderliğinin ani bir kararıyla sürecin önünün kesilmeye çalışılması son derece düşündürücüdür.

Kıbrıs adası ile ilgili tüm ihtilafların hallinin tek yolunun kapsamlı bir çözümden geçtiği ilgili tüm taraflarca kabul edilmişken, Rum tarafından beklenen müzakerelere ilişkin engeller yaratmak yerine, samimi ve yapıcı bir şekilde müzakere masasında yer almaları ve gerekli siyasi iradeyi göstererek bir uzlaşının ortaya çıkmasına katkı koymalarıdır. Geleceğimiz, gerginlikler değil, işbirliği ve barış üzerine tesis edilmelidir. Bu anlayıştan hareketle, Rum tarafını bu çok ciddi hatadan en kısa zamanda vazgeçmeye ve müzakere masasına geri dönmeye davet ederiz.