“Kıbrıs’ta siyasi irade çözümden yana güçlü bir tavır içerisinde”

“Kıbrıs’ta siyasi irade çözümden yana güçlü bir tavır içerisinde”

Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Kıbrıs’ta siyasi iradenin çözümden yana güçlü bir tavır içerisinde olduğunu belirterek, “Ümitliyiz, bir netice alınabilecek. 2015 yılı içerisinde değilse bile 2016’ya taşabilecek şekilde Kıbrıs’ta bir çözümü görüyorum” dedi.
Dışişleri Bakanı Emine Çolak, AA muhabirine gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
KKTC siyasi tarihinde ilk defa Ulusal Birlik Partisi (UBP) ve Cumhuriyetçi Türk Partisi – Birleşik Güçler’in (CTP-BG) koalisyonunun söz konusu olduğunu belirten Çolak, gerekli reformları yapabilmek için bir parlamenter çoğunlukla bu kararın alındığını söyledi.
Emine Çolak, koalisyon hükümetinin, hızlanan ve ciddi boyutlara varan müzakere süreci için de önemli olduğuna işaret ederek, halkın geniş tabanını temsil eden bir hükümetin hemfikir olabilmesi, birlikte hareket edebilmesi, müzakereleri yürüten Cumhurbaşkanı’na desteklerini, önerilerini ve endişelerini aktarabilecek bir potansiyel olması açısından çok büyük bir uzlaşı oluştuğunu vurguladı.
Hiçbir anlaşmanın herkesin istediği gibi olmayacağını ifade eden Çolak, “Elbette içinde bir miktar acı reçete diyebileceğimiz zorluklar olacaktır” dedi.
Çolak, görüşmeleri herkesin menfaatine olan bir noktaya getirmeyi ve yapılması gereken büyük işi tamamlayıp bu aşamaları geçmeyi amaçladıklarını dile getirdi.
Bakan Çolak, yarım asrı aşkındır Kıbrıs meselesinin bir sorun olarak tarif edildiğine işaret ederek, “Kıbrıslı Türkler uluslararası toplumdan uzaklaştırılmış, bir yerde cezalandırılmış bir pozisyonda kaldı. Bir nesil çözümsüzlük içerisinde hayatını idame ettirdi. Belirsizlikten, statü sıkıntısından bıktık, usandık. Buna çözüm getirmek lazım. O çözüm de şimdi daha yakın” diye konuştu.
Müzakere süresinde Rum tarafında siyasi iradenin de çok farklı olduğunu söyleyen Çolak, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in yerine göre katı çıkışları olduğunu, onun da kimi zaman kendi toplumuna göre hareket etme durumunda kaldığını kaydetti.
Emine Çolak, Adada siyasi iradenin çözümden yana güçlü bir tavır içerisinde olduğunu belirterek, “Ümitliyiz, bir netice alınabilecek. 2015 yılı içerisinde değilse bile 2016’ya taşabilecek şekilde Kıbrıs’ta bir çözümü görüyorum” dedi.
Müzakerelerde, “ne kadar büyük hızda ne kadar çok başlıkta ne kadar büyük uzlaşı sağlandığını” makama geldiğinde gördüğünü anlatan Çolak, şöyle devam etti:
“50 yıl boyunca birçok şey zaten tartışıldı. 2004’te Annan Planı’nda da her şey tartışıldı. “Evet” oyu çıksaydı referandumdan bir gün sonra ‘Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti’ hayata geçecekti. Baştan başlayalım denecek çok da bir husus yok. Altyapısı hazır. Adada çözüm niye olmasın? 50 yılı aşkındır hayal kırıklığı ve gerçekleşmeyen beklentiler içinde kalmış olsak bile şu an böyle bir imkan ve fırsat görüyorum ve ümitliyim.”
Adada çözüm olması halinde adının “Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti” olmasından önce çok daha derin konular olduğuna değinen Çolak, “İsim öyle de olabilir böyle de olabilir, bayrağı çeşitli olabilir. Ben etiketlerden, göstermelikten öte, içeriği önemsiyorum. Her şey anlaşılana kadar hiçbir şeyde anlaşılmış sayılmaz. Neticede iki toplumun anlaşacağı bir isim olacak. Bugün böyle bir isim, yarın başka bir isim konuşabilir. İsim ne olursa olsun iki toplumun eşit siyasi eşitliği üzerine kurulu iki bölgeli federal yapıdır” diye konuştu.
Bakan Çolak, KKTC’nin olası bir çözüm sonrası AB’ye girmesinde avantajlarının yanında sorumlulukları da olduğuna işaret ederek, “Yunanistan’a bakarak da bunu öğrenmiş olduklarını söyledi.
Yunanistan kadar olmasa da Güney Kıbrıs Rum Kesimi’nin ekonomik krizin eşiğine geldiğini hatırlatan Çolak, “İnşallah daha kötü olmadan kendilerini toparlarlar. Çünkü biz onlarla birleşme sürecindeyiz.

Dolayısıyla gönül arzu eder ki onlar da AB’nin gerekliliklerini tam kavrayıp ve hazmederek daha iyi bir noktaya gelirler” dedi.
Dışişleri Bakanlığı olarak her ülke ile ilişkileri en iyi en üst seviyeye getirmekle yükümlü olduklarını ifade eden Emine Çolak, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Türkiye Cumhuriyeti dışında tanınmamamıza rağmen her ülke ile ilişki kurmak zorundayız. Bu demektir ki her türlü kanalı kullanmak gerekir. Eğitim, kültür, ekonomi, sivil toplum gibi her türlü araçla sizin toplumunuzun, sizin temsilciniz olarak sizinle görüşmeye ikna edebileceğiniz her yetkili ile kurabileceğiniz temas ve iletişim çok önem arz eder. Kıbrıslı Türklere uygulanan izolasyonlardan bahsedeceğiz. Bu sadece ekonomik değil dünyayla aranıza bir mesafe açar. Dolayısıyla o mesafeyi azaltmak zorundayız. AB ülkeleri oldukça önemlidir. Türkiye ile ilişkiler hayli hayli önemlidir. Türkiye bizim müttefikimiz, en büyük destekçimiz, Türkiye bizi tanıyan tek bir ülkedir. KKTC’ye çok büyük yatırım ve ekonomik destek veren bir ülkedir.”
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın garantör ülkelerin eylülde New York’ta bir araya geleceğine ilişkin açıklamalarını da değerlendiren Çolak, “İngiltere, Türkiye ve Yunanistan olmak üzere Kıbrıs’ta 3 garantör ülke var. Elbette ki o ülkelerin taraf olduğu anlaşmalar söz konusu olduğunda o 3 ülkeyi de ilgilendiren seviyede tartışılması lazım. İki toplum lideri müzakereci olarak masaya oturup da garantörlükle ilgili onlar da bir şey üretebilir ama 3 garantörün de katkısı ile varılacak bir mutabakat söz konusudur. Bunun da başka bir ülkede olması gayet mantıklıdır” ifadelerini kullandı.
Kıbrıs açıklarında çıkması beklenen hidrokarbon kaynaklarının ada için bir şans olduğunu söyleyen Çolak, şunları kaydetti:
“Akdeniz’de çıkacak doğalgazın ne miktarı ne de fizibilitesi kesin olmamakla bilirlikte böyle bir keşif olması çözümle birlikte bütün adanın faydalanabileceği bir kaynak olur. Kıbrıslı Rum lider, ‘böyle bir kaynak bulunması halinde bu kaynaktan Kıbrıslı Türklerin ihtiyaçları da ön planda tutularak o kaynağın iki tarafı ekonomik olarak eşitlemeye ihtiyaç olursa orada kullanılacak’ diye bir beyanatı olmuştur. Dolayısıyla bu bence artık tartışma bile kaldırmaz. Elbette ki böyle bir kaynak bulunması halinde her iki taraf da faydalanabilecek ve adaya bir refah getirecek.”
Dışişleri Bakanı Emine Çolak, Türkiye’den KKTC’ye su temini projesinin adaya çözümden önce gelecek gibi göründüğünü belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:
“Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan da son ziyaretinde de çok net bir şekilde söyledi. Kendi vizyonu, Türkiye’nin vizyonu, bu yatırımı yapmak, bunu Kıbrıs Adası’na yaparak Kıbrıslı Türklerin faydasını düşünüyor. Ama ondan öteye bir vizyon taşıyor. Bu çağrıyı da yapıyor ki, böyle bir su miktarının ve kaynağının adaya gelmesiyle bunun sadece Kıbrıslı Türkler için değil bütün adanın faydalanabileceği ve bütün adaya katkı koyabilecek bir kaynaktır. Sanırım burada mesaj şudur; Vizyonumuz da bütün adaya çözüm getirmek olduğudur.”