Tag Archives: Müzakere

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığı bugün (23 Temmuz 2021) Kapalı Maraş’a ilişkin maddi hatalar da içeren bir açıklama yapmıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, topraklarının bir parçası olan Kapalı Maraş’ta ezber bozan, yapıcı adımlar atmaktadır. Kamu alanlarının kullanılmaya başlanmasının yanı sıra, KKTC Bakanlar Kurulu, Kapalı Maraş’ın bir bölümünün askeri statüden çıkarılması kararı almıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın da sarih bir şekilde açıkladıkları üzere, alınan karar, uluslararası hukuka uygun olduğu gibi, mülk sahiplerinin haklarını da garanti altına almaktadır.

KKTC Bakanlar Kurulu askeri statüden çıkardığı bölgenin tekrar açılmasına matuf bir karar istihsal etmemiştir. BMGK’nın, kapalı Maraş’ın “tekrar iskâna açılmasına” ilişkin Rum tarafının mesnetsiz iddialarına dayanarak açıklama yapması üzücüdür.

Kapalı Maraş’a yönelik kararlarımızın, Rum halkı arasında da memnuniyet yaratmasına karşın, mülk sahiplerinin haklarını korumaya matuf açılımımıza BMGK’nın olumsuz tepki göstermesi talihsizdir.

Başta Annan Planı olmak üzere, “iki bölgeli, iki toplumlu federasyonu” amaçlayan müzakere süreçlerinin Rum tarafının retçi tutumu nedeniyle defaten akamete uğradığı hafızalarda yerini korumaktadır. Federal çözüm modelini öngören ve yaklaşık 50 yıl sonuçsuz kalan müzakerelerin tüketildiği ve geçmişte kaldığı inkâr edilemez bir gerçektir.  Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs Rum tarafıyla, işbirliğine dayalı sürdürülebilir, kalıcı bir anlaşmayı arzu etmektedir. Sürdürülebilir, kalıcı bir anlaşma ancak ve ancak, müktesep hakkımız olan egemen eşitliğin ve eşit uluslararası statünün tesciliyle mümkündür. Tüketilen bir çözüm modelini taraflara dayatmaya çalışmak yerine, BMGK’nın, Ada’da galebe çalan olguları dikkate alan bir yaklaşım sergilemesi yerinde olacaktır.

BMGK Başkanlığı açıklamasında yer alan “Kıbrıs halkı” ifadesi de Ada’daki gerçekleri yansıtmamaktadır. Ada’da tek bir halk değil, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum olmak üzere iki ayrı halk bulunmaktadır. BMGK’nın bu olguyu da, açıklama ve kararlarında, dikkate almasını bekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanımızın, Cenevre’de düzenlenen 5+BM gayri resmi toplantısı sırasında yaptıkları önerileri çerçevesinde, Kıbrıs Türk tarafı, sürdürülebilir ve kalıcı bir anlaşmaya varılması çabalarına olumlu katkı yapmaya devam edecektir.

Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs konusunda karşılıklı kabul edilebilir bir anlaşmaya varılması maksadıyla yürütülen müzakerelere her daim yapıcı bir tutumla katılmıştır. Bunun en önemli tezahürleri 2004 yılında Annan Planı’nın kabulü ve 2017 yılında Crans Montana konferansına giden süreçte yaptığı açılımlardır. Benzer şekilde, Kapalı Maraş’ı da ilgilendiren Güven Yaratıcı Önlemlere ilişkin fikirlere de yine aynı müspet yaklaşımı göstermiştir. Tek gayesi statükonun kendine sağladığı konfor alanını bakileştirmek olan Rum tarafı ise gerek Kıbrıs konusundaki müzakerelere gerek Güven Yaratıcı Önlemlere matuf önerilere retçi bir anlayışla yaklaşmıştır.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti statükonun simgesi haline dönüşen Kapalı Maraş’a yönelik herkesin faydasına olacak olumlu adımlar atmaktadır. KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Bakanlığımızın her vesile ile belirttiği gibi, kendi toprağımızın bir parçası olan Kapalı Maraş’a yönelik kararlar uluslararası hukuk ve mülk sahiplerinin haklarına saygı gözetilerek Devletimizin ilgili makamları tarafından alınmaktadır. Mülkiyet haklarına saygıya bu denli önem vermemize karşın, bazı ülke ile uluslararası ve bölgesel kuruluşların yetkililerinin GKRY’nin dayanaksız iddialarını destekleyen açıklamalar yapması talihsizdir. Talihsiz olduğu gibi Doğu Akdeniz’de istikrarın sağlanmasına vesile olacak Kıbrıs Adası’nda karşılıklı kabul edilebilir ve sürdürülebilir bir anlaşmaya varılmasını da engellemektedir.

Rum tarafı kendi lehine olan statükoyu kalıcılaştırmak, Kıbrıs Türk halkına uygulanan izolasyonu daha da ağırlaştırmak için her çabaya başvurmaktadır. Bir takım ülke ile uluslararası ve bölgesel kuruluşların yetkililerinin başarısızlığı defaten gün yüzüne çıkmış federal çözüm modeline destek vermeleri ise Ada’daki bu statükonun devamına hizmet etmektedir.

Müzakerelerdeki 50 yıllık başarısızlığı da dikkate alan Kıbrıs Türk tarafı, müktesep hakkı olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüsünün güvence altına alınmasını müteakip bir işbirliği ilişkisinin tesis edilmesini öngören önerisi çerçevesinde üzerine düşeni yapma kararlılığını sürdürmektedir. Kıbrıs Türk tarafı, bu önerinin, Ada’daki gerçeklere uygun ve bir anlaşmayı mümkün kılacak tek çözüm modeli olduğuna, bu öneri çerçevesinde varılacak bir anlaşmanın ise, bölgemizde istikrarın sağlanmasına vesile olacağına inanmaktadır.

Dönüşü olmayan bir yola çıkılmıştır. Bu gerçek herkes tarafından ne kadar erken algılanır ve hazmedilirse, Ada’da ve bölgede herkesin kazançlı çıkacağı koşullar o kadar erken oluşabilecektir.